Atatürkçü Düşünce Derneği,Atatürk ilke ve devrimlerini yaşatmak,geliştirmek için değerli Türk aydınları tarafından 19 Mayıs 1989 tarihinde kurulmuştur.Kuruluşunun bir yılını doldurmadan Kurucu Genel Başkan Muammer AKSOY karşı güçler tarafından öldürülmüştür.Bu olay bile Derneğin ve Düşüncenin önemini belirmeye yetmektedir.
Bu büyük düşüncenin yetersizde olsa bir tanımını yapmak gerekmektedir.
ATATÜRKÇÜLÜK;ileriye dönük,kendini sürekli yenileyen,bilimsel,çağdaş,birlik ve beraberliği ilke kabul eden,özgür,bağımsız çok yönlü bir düşüncenin,ülke ve ulus sevgisinin,dayanışmanın,cesaretin,dürüstlüğün,gerçekçi bir akımın,çok yön çalışmanın,devrimci anlayışın,en küçük birimden başlayarak örgütlenmenin,BEN EGO’sunu aşmanın,karar vermenin ve sonuç almanın adıdır.
Derneğin amaçlarını gerçekleştirilmesi için yapılacak çalışmalardan;
5-f)Okul,derslik,yurt,pansiyon,kitaplık,okuma odaları,kültür ve sanat evi açar veya açtırır
5-g)Yaz okulları,kamplar,aşevleri,tesisler yapar,işletebilir denilmektedir.
18 yılık süre içinde bunlardan gerçekleştirilenler var mıdır,varsa yeterli midir? İl ve ilçelerdeki tarikat çalışmaları,yurt ve kursları ile kıyaslana bilir mi?
Madde 7-a) Ödenti yıl sonuna kadar ödenmez ise üyelik,şube yönetim kurulu kararı ile bildirimsiz olarak düşülür demektedir.Düşürülmüş veya düşürülmekte midir?
Madde 7-d)Yılık ödentilerin üçte biri Genel Merkeze gönderilir.Şimdiye kadar bütün şubeler bu görevini ne kadar yerine getirmişlerdir?Uygulanmayan kararın ATATÜRKÇÜ Düşüncede yeri yoktur.Tüzük maddesi ya uygulanır,ya da kaldırılır
Madde8)Kaydı düşürülen, ödentisini yıl sonuna kadar ödemeyen üyenin üyeliği şube yönetim kurulu kararı ile düşer.Genel Merkeze bildirilir,kayıtlara geçirilir...Bu madde ne kadar uygulanmıştır?Üyeliği düşenler,geçmişe dönük ödenti borçlarını ödemeden yeniden üye olamaz hükmüne rağmen,üye yapılmışlar mıdır?Burada Genel Merkezin tutumunun önem arz ettiğini belirtmek isterim.
Kongrelere yakın sırf seçime dönük üye yapılmakta veya olunmaktadır.Buna önlem olarak,oy kullanacak üyelerin altı ay,daha az veya daha çok ödenti ödemeleri zorunluluğu getirilemez mi?
24-25Haziran 2006 yılında yapılan olağan Genel Kurul sonrası, uzun süre yönetim belirlenemedi.Belirlendikten sonra kamuoyuna yansıyan olaylar oldu.Yeniden Olağanüstü Genel Kurul kararı alındı.
Ne acıdır ki,kamuoyu önünde web sitelerinde seçime dönük mücadele ve suçlamalar başladı.Düşünceye zararı hiç düşünülmeden.
“Diktacıların sonu geldi...Başkan ve Başkan Yardımcısının çirkin uygulamalar.Sayın Serter ve Paşası,Nur fetvaları vs.
Sayın Eruygur salt Serter’in Paşası değil Türk ulusunun,Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve benimde Paşamdır.Benim şimdiye kadar bildiğim Nur Fetvaları Nurs’lu Sait’in risaleleri idi.Web sitelerinde Risalelere yer verilmezken,farklı düşünceleri ifade etsede “Nur Fetvaları” demek fazla abartı olmuyor mu?Kendi düşüncemizle mücadele,karşı düşüncelerde olan mücadeleden daha mı risksiz ve kolay gelmektedir?
Aydın sorumluluğunu Çağların Önderi şu cümlelerle ifade etmektedir:”Başarıya ulaşmak için aydın sınıfla halkın düşünce ve hedefi arasında tabii bir uyum olması gerekir.Yani aydın sınıfın halka telkin edeceği ilkeler,halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır.Bu halk, b ir defa karşısındakinin samimiyetle kendine yardımcı olduğuna inanırsa ,her türlü hareketi derhal kabule hazırdır...”
Aydın sorumluluğu halkın arasında halkla birlikte olmaktır.Kaç aydınımız bir tatil gününü,köy kahvesinde,varoşlarda veya kırsalda halkın arasında geçirmiştir,geçirmektedir?Ben aydınım demekle,hazırlanmış salonlarda nutuk atmakla aydın olunmuyor.
Şunu da belirtmem gerekir ki,bir TV programında”KEMALİZM bir ideoloji midir”?sorusuna Sayın Serter’in “hayır” yanıtı vermesi üzücü olmuştur.
Milli Mücadelenin-Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın dış basında ve devletlerde adı Kemalist Hareket düşüncede Kemalizdir.
Mustafa Kemal ATATÜRK,1935 yılında kendi el yazısı ile yazdığı CHP Programında Kemalizm sözcüğünü kullanmış,1937 yılında kurulan Bayar Hükümetinin programında yer almıştır
.
Karşı güçler tarafından öldürülmüş değerli Atatürkçü ve bilim adamı Ahmet Taner Kışlalı ;Atatürkçülük,Türk milleti için bir öze dönüş hareketidir.Atatürkçü Düşünce,sadece Atatürk dönemi Türkiye’sinin zorluklarını çözmede ve b ütün esir ve mazlum milletlere örnek olmakla kalmayan,akla,bilime ve fenne dayanan BİR DÜNYA GÖRÜŞÜ olarak gelecek yıllara ışık tutacak bir sistemdir der.
İngiliz Tarihçi Arnold Toynbe;yeryüzünde hiçbir devrim Kemalist Türk Devrimi kadar dünyada şaşkınlık yaratmadı”sözü ile Kemalizmi vurgulamaktadır.
Kuzey Kıbrıs’ta yapılan yerli ve yabancı b ilim adamlarının katıldığı”3.Uluslar arası Atatürk Sempozyumu”sonuç bildirgesi,KEMALİZM bir dünya görüşü demektedir.
Prof. Maurice Duvarger:”Kemalizm,Kuzey Amerika ve Batı Avrupa düzenlerinde bulunmayan nitelikleriyle,Marksizmin gerçekten seçeneğidir.Marksizm uygulamasına girmek istemeyen ülkeler,Batı demokrasisinde gördükleri yetersizliklere çözüm getiren Kemalizm düzeni tercih edebilirler”demiştir.
Günümüz Başbakan:”Türkiye’nin yarınında artık Kemalizm’e ve Kemalizm benzeri rejimlere yer yoktur.Kemalizm’in yeniden kendini üretmesi söz konusu değildir.B izim için en üst belirleyici,İslam’ın ilkeleridir.Her şey ona göre belirlenir.Ben İslam’ı devlet planı içinde düşünüyorum”derken .
Atatürk ideolojisin in yerine din ideolojisi getirilmek istenirken,
Eğitim-Öğretim birliği zedelenirken,
Risale-i Nur Kültürü ulusal devrimci halk kültürünün yerine koymak istenirken,
Türk-İslam sentezi resmi ideoloji haline getirilirken,
Şeriatçılar,Nurcular,Din sömürücüleri ülkemize egemen olmak isterken,
CIA İstasyon Şefi Paul Henze,CIA Türkiye ve Ortadoğu masası şeflerinden Graham Fuller raporlar yayınlamışken,
AB-ABD yetkilileri;Atatürk devrim kitaplarından çıkarılmalı,fotoğrafları devlet dairelerinden indirilmeli derken,
ABD askeri dergisi Türkiye’yi bölen haritalar yayınlarken,
Samuel Huntington gibi ABD’li yazarlar Kemalizm’e karşı Ilımlı İslam’a sahip çıkarken,
Milli Mücadele de kurtuluşu İngilizlerde görenlerin devamları bu günde AB ve ABD’de görürken,
İkinci Cumhuriyetçiler,Cumhuriyetin altını oyarken,
Dünün Damat Feritleri,Artın Kemalları ve İkdamları bulunacağı bilinirken,
Bunlar ve benzerleri yetmezmiş gibi kolaylığa kaçıp,Ben EGO’ları gidermek için birbirimize meydan okurken,”diktacıların sonu geldi” deyip karşı güçlere malzeme olurken ,
Karşı güçler tarafından öldürülen Uğur Mumcu’nun”UYAN GAZİ KEMAL UYAN”sözünü hatırlatmak isterim,Uyanmanın tam zamanı değil mi?
Mustafa Kemal ,Mustafa Kemal’i tanımlamaktadır.
İki Mustafa Kemal vardır:Biri ben,et ve kemik Mustafa Kemal...İkinci Mustafa Kemal,Onu”ben” sözü ile anlatamam.O, ben değil bizdir.O;yurdun her köşesinde yeni bir düşünce,yeni bir yaşam ve büyük bir ülkü için uğraşan aydın ve sanatçı bir topluluktur.Ben onların rüyasını temsil ediyorum.Benim yaptıklarım onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir.Geçici olmayan yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal O’ dur.
Eğer Gazi Kemal uyanırsa yakasından yapışacağı bizler olacağız.Onun içinde ikinci Mustafa Kemaller olmak zorundayız.Uyanmalıyız.
Bunun içinde,tören,şekil iş yok laf çok Atatürkçülüğü değil,üreten Atatürkçü olmak.
En küçük birimlere kadar örgütlenerek Türk halkını kırsal ideolojiden kurtarmak.
Dar koridorlardan,konferans salonlarından çıkarak halkımızla bütünleşmek
.
Geçmişimizle öğünmek,,vatan,millet,Sakarya nutukları atmak yerine günümüzle ve geleceğimizle öğünebileceğimiz yeni doksanlı yüzüncü yıl marşlarına ortam hazırlamak.
Feodalizm,şeriatçılık,din sömürüsü yerine ulusal,çağdaş,akılcı bilinci meydana getirmek.
Laiklik ilkesinden ödün vermeden Atatürk’ün laiklik anlayışı ile hareket ederek.
Atatürk’ün laiklik tanımı:”Laiklik yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir.Bütün yurttaşların vicdan,ibadet ve din hürriyeti demektir.
Bu bağlamda İslamla siyasal İslam’ı, dinci ile dindarı,sufta ile çağdaş bilgini ayrı tutarak,İslam dininin tek tanrılı din olduğuna saygılı olarak Yersel-Göksel tanrı demeden laik dindarları kendimizden uzaklaştırmamak.
Şube yönetim seçimlerini kazanamayacaklarını anlayınca,seçime katılmayalım,ne halleri varsa görsünler,düşüncesinden vazgeçmesiyle.
Şube yönetiminde görev yapanların,yönetimden ayrıldıktan sonra derneğe gelmemelerinden vazgeçip yönetimdeymiş gibi çalışmalara katılmasıyla.
Yönetimlere hazırlananların,önceki yönetimlerin başarısızlığı üzerine başarı kurmamaları,görevlerini yerine getirmeleriyle.
Derneğimize her türlü katkı sağlanmasıyla,üyelik görevlerini yerine getirmesiyle.
Ayda bir lira üyelik ödentisini ödememekle değil.
Karar defterine alınan kararları “Daksille” silerek hiç değil...
Sonuç olarak Olağanüstü Genel Kuruda uyum içinde çalışacak,bütünlüğü sağlayacak,başarılı olacak güçlü bir yönetim çıkarmak öz amaç olmalıdır.Olacağına inancım tamdır.Başarı ATATÜRK TÜRKİYE’sinin olacaktır.
Yoksa?
Şiir:Çınar DAĞLARCA’dan:
İz Ali Bey,Veli Beyefendi busunuz,
Gelecekler önünde suçlusunuz.
Ne olmuş,ne yapmışlar bize
Nasıl bağlanmış elimiz,kolumuz.
Mehmet DEMİRAĞ -23 Ocak 2007
3 Haziran 2007 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder