27 Eylül 2008 Cumartesi
ÇAĞLARIN ÖNDERİ'NİN DEVLET YÖNETİMİ HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİ
Ulusun efendisi yoktur, Ulusa hizmet vardır . Bu ulusa hizmet eden onun efendisi olur. (Aralık 1921,S.D.!)Ülkemin ve ulusumun kurtuluşu ve mutluluğu için çalışmaktan başka bir amacım yoktur. Bu, insana yeter bir sevinç ve zevk sağlar. Kişinin, ailenin rahatı ve mutluluğu ancak ulusun rahat ve mutluluğu ile sağlanabilir. (Ocak 1925,V)Bireyler düşünmeyi bilmezse, topluluklar istenen yöne, herkesce iyi veya kötü yönlere götürülebilirler. Kendisini kurtarabilmek için her bireyin yazgısıyla kendisinin ilgilenmesi gerekir. Aşağıdan yukarıya, temelden çatıya doğru yükselen bir kuruluş elbette sağlam olur. Ancak kuşku yok ki, her işin başlangıcında, aşağıdan yukarı olmaktan ziyade yukarıdan aşağıya olmak zorunluluğu vardır. (Aralık 1920,S.D.!)Şunu bir gerçek olarak biliniz ki, şeref hiç bir zaman belli bir adamın değil, bütün ulusundur. Eğer yapılan bir iş önemliyse, elde edilen başarılar belirginse, dikkat çekiciyse, her birey kendini kutlamalıdır. Çünkü böyle büyük şeyleri ancak çok yetenekli büyük uluslar yapabilir ve bu ulusların her bireyi böylesine ve büyük bir ulustan olduğunu düşünerek kendisini kutlasın. (Mart 1923,S.D.!!)Baylar ellerine bir ulusun yazgısı emanet edilen kimseler, o ulusun güç ve erkini yalnız gene o ulusun gerçek ve elde edilebilir çıkarları yolunda kullanmakla yükümlü olduklarını bir an olsun unutmamalıdırlar. Bu kimseler düşünmelidirler ki, bir ülkeyi ele geçirmek, o ülkenin yurtaşlarına egemen olmaya yetmez. Bir ulusun ruhu ele geçirilmedikçe, bir ulusun kararlılık ve iradesi kırılmadıkça, o ulusa egemen olmaya olanak yoktur. Yüzyılların oluşturduğu ulusal bir ruha, sağlam, şaşmayan bir ulusal iradeye hiçbir güç karşı koyamaz. Birinin egemenliği altına girmek istmeyen bir ulusu esir olarak tutabilecek kadar güçlü zorbalar artık dünyada kalmamıştır. (Ağustos 1924,S.D.!!)Esin ve güç kaynağı ulusun kendisidir. Ulusun ortak eğilimi, genel düşüncesi olduğunu yadsıyanlar vardır. Böylelerini hepiniz çok dumuşsunuzdur. Ülkemizin başına gelmiş olan bunca felaketler, hiç kuşku edilmemelidir ki, bu aymaz insanların ülkenin yazgısı ve iradesini ellerinde tutmuş olmalarından ileri gelmiştir. (Eylul 1924,S.D.!!) Bizim açık ve uygulanabilir gördüğümüz siyasal yöntem "ulusal siyasettir." Dünyanın içinde bulunduğu genel koşullar ve yüzyılların kafalara vekarekterlere yerleştirdiği gerçekler karşısında düşe kapılmak kadar büyük yanılgı olamaz. Tarihin dediği budur, bilimin, aklın dediği budur.Ulusumuzun güçlü, mutlu ve sağlam bir düzen içinde yaşayabilmesi için devletin bütünüyle ulusal bir siyaset gütmesi, ve bu siyasetin iç örgütlenmemize uyumlu olması ve onlara dayanmasıdır. Ulusal siyaset dediğimiz zaman anlatmak istediğimiz şudur; "Ulusal sınırlarımız içinde, her şeyden önce kendi gücümüze dayanarak varlığımızı koruyup ulusun ve ülkenin gerçek mutluluğuna, ülkenin bayındırılığına çalışmak, gelişi güzel, ulaşılamıyacak istekler ardında ulusu koşturmamak ve zarara sokmamak, uygarlık dünyasının uygara ve insanca davranışını ve karşılıklı dostluğunu beklemektir. (Nisan 1920,N)Hizmet edenler, namuslarının gereği olan ödevlerini yerine getirmekten başka bir şey yapmamışlardır. (Ocak 1923,S.D.!!)Eğer bağlı olduğum ulusun ün ve onuru varsa, ben de ün ve onurluyum. Yoksa içinizden her hangi bir adam çıkar da, ün ve onur peşinden koşar ve herkesten ayrı olmak isterse biliniz ki o başınıza beladır, beladır, beladır. Ulus böyle kimselerin davranışına müsaade etmemelidir. (10 Kasım 1930.U)Her Türk'ün son nefesi, Türk ulusunun nefesinin tükenmeyeceğini, onun sonsuz olduğunu göstermelidir. Yüksek Türk! Senin için yükselmenin sınırı yoktur. (11 Ocak 1935,Mülkiye Mektebi Öğrencilerine)Durumu ve gerçeği bilenler, bağlı bulundukları ulusun insanlarını ellerinden geldiği kadar uyarıp aydınatarak onlara kurtuluş hedefine doğru yürüme yolunda kılavuzluk etmeyi en büyük insanlık ödevi bilmelidirler. (1927,N.)Tarih ne güzel aynadır. Özellikle ahlaktan yana gelişmemiş olan topluluklar en yüce kutsal kavramlar karşısında bile insanı küçülten duygulara bağlı kalmaktan kendilerini alıkoyamıyorlar. Tarihe geçen bütün olaylarda, bu olaylara yol açanların tutum, eylem ve davranışı onların ahlak düzeyini açıkça gösterir. (Temmuz 1915,Belleten,C.V!!.S.28)Biz esinlerimizi gökten ve bilinmeyen, görünmeyen dünyalardan değil, doğrudan doğruya yaşamdan alıyoruz. Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk ulusu, bir de, uluslar tarihinin binbir sıkıntı ve acı dolu yapraklarınan çıkardığımız sonuçlardır. (Kasım 1927,S.D.!)Bir ulusta, özellikle bir ulusun başında bulunan yöneticilerde bir takım kişisel tutkular ve atışmalar, ulusa, yurda karşı olan ödevin gerektirdiği yüce duygulara üstün geldiği ülkelerde çözülme ve çökme önlenemez. (Aralık 1921,S.D.!)Ülke olmassa parti kaç para eder? Önce ülke esenlğe çıkabilsin ki, partilerde ondan sonra siyasal, toplumsal bir temele, bir görüşe dayanarak kurulabilsin. (Ekim 1919,S.D.!!!)İnsanlar her zaman yüksek, temiz ve kutsal amaçlara doğru yürümelididir. Bu türlü davranıştır ki, insan olanın kafasını, vicdanını doyurur ve bütün insanlık kavramlarını karşılar. Böyle yürüyenler özverileri oranında yükselirler ve bu çeşit davranış hep açık olur.Çünkü alnı açık, kafası açık, vicdanı açık insanlar tarafından yönetilebilen toplumlar ancak bir anlamda hareketleri izleyebilirler. Düşünce, duygu ve girişimlerini gizli tutanlar, gizli araç kullanmaya kalkanlar kesin olarak utanç veren akıl ve mantık dışı harekelerde bulunanlar olabilir. Böyle girişimlerde bulunanların elde edecekleri sonuç, eninde sonunda, acı bir düş kırıklığından başka bir şey değildir. (1 Haziran1926,S.D.!!!)Ulusa dost görünüp de, ilk fırsatta iktidara geçtikten sonra onun gerçek ihtiyaçlarını düşünecek yerde, ülkeyi kendi istediği yönde götüren laf anlamayan, yetkililerin uyarılarına kulak asmayan, ulusta var olan güçleri kendisine bağlamaya çalışan kahraman görünüşlü insanlardan çok acı çekildi. Onun için karabasanların yinelenip süre gitmesi arzu edilir şey değildir. (Ekim 1919,S.D.!!!)Baylar sırası gelmişken, saygıdeğer ulusuma öğüt olarak şunu derim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamarı kan ve vicdanlarındaki gerçek özü dikkatle incelemeyi bir an olsun elden bırakmasınlar. (1927,N.)ULUSUN İRADE VE İSTEKLERİNE UYMAYANLARIN YAZGISI ACI BİR DÜŞKIRIKLIĞIDIR, ÇÖKÜŞTÜR. (Mart 1923,S.D.!) KAYNAKEnver Ziya KARAL - ATATÜRK'TEN DÜŞÜNCELER
ÇAĞLARIN ÖNERİ VE MİLLİ EĞİTİM
Şimdiye kadar izlenen öğrenim ve eğitim yöntemlerinin, ulusun gerileme sürecinde en önemli etkenlerden biri olduğu kanısındayım. Onun için ulusal eğitim programından söz ederken, eski dönemlerin boş inançlarından, doğuşta olan niteliklerimize aykırı düşen yabancı düşüncelerden, Doğu ’dan, Batı’dan gelebilecek bütün etkilerden tamamıyla uzak, ulusal karakter ve tarihimize uygun bir kültür demek istiyorum. Çünkü, ulusumuzun üstün zekasının bütünüyle gelişmesi ancak böyle bir kültürle sağlanabilir. Gelişigüzel bir yabancı kültürü kabullenmek, şimdiye kadar izlenmiş olan yabancı kültürlerin yıkıcı sonuçlarını yineleyebilir. Kültür ekildiği yerin niteliği ile orantılıdır. Bu yerde ulusun karekteridir.
Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken varlıkları ile, hakları ile birlikleri ile çatışan bütün yabancı öğelerle savaşmaları gerekliliği ve ulusal düşünceleri bütün coşkuları ile her türlü zıt düşünmeye karşı şiddetle ve özveriyle savunmak zorunluluğu benimsetilmelidir. Yeni kuşağın bütün ruhsal güçlerine bu niteliklerin ve yeteneğinin aşılanması büyük önem taşır. Ulusların bitip tükenmeyen korkunç bir savaş halinde beliren yaşam felsefesi, bağımsız ve mutlu kalmak isteyen her ulusun bu niteliklerini benimsemesini bütün şiddetiyle zorunlu kılmaktadır.
(Nutuk: 3 Ekim 1927)
Ayrıntılarını bütünüyle uzmanlara bırakmak istediğim bu sorun hakkındaki genel düşüncelerimi tamamlamak için yeni kuşakların donatılması için gereken manevi nitelikler arasında güçlü bir erdem sevgisi ve güçlü bir düzen ve disiplin anlayışından da söz etmek zorunluluğunu duyuyorum.
(Temmuz 1921; S.D.II.)
Eğitim,eğitim ileleri erek ve niteliğ kadar önmlidir.Bu konuda tutulan yön yanlışsa,koskoca bir ulus güvenip inandığı kitapları.kutsal kitapları tnık göstererek yol gösterici oldklarını ileri sürenlerin sözlerin inanıp yürürlerse ve bu yürüyüş yönü kendisini yok olmaya sürüklerse ,uç, bu yoldan gitmiş olan temiz,iyi huylu,özverili,öndelerine güvenen zavallı halktan ziyad o önerlerin dğilmidir.
( Eylul 1924.S.D.!!)
Eğitimdir ki,bir ulusu ya özgür,bağımsız,şanlı ve yüce bir toplum halind yaşatır,ya da onu esirliğe,yoksulluğa sürükler.
Baylar,ulusal eğitimin ne demek olduğunu karamkta artık hiç bir karanlık yön kalmamalıdır.Bir kereulusal eğitim ilke olarak alndıktan sonra onuo,dilini,yötemini,araçlarınıda ulusal hale getirmenin orunluluğu tartışma götürmez.Ulusal eğitimle geliştirilmek ve olgunlaştırılma istenen genç kaaları bir yandan da paslandırıcı,uyuşturucu,düşsel fazlaıklarla doldurmaktan özenle kaçınmak gerekir.
(Eylul 1924.S.D.!!)
Baylar,yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize,görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun,en önce,her şeyden önce,Türkiye’nn bağımsızlığna,kendi benliğine ve ulusal eleneklerine düşman bütün öğelerle savaşmak gereği öğretilmelidir.Bunun için,dünyanın uluslararası durumuna göre,böyle bir savaşın gerektirdiği öğeleriyle donatılmış olmayan bireylere ve bu bireylerden oluşmuş toplumlara yaşam v bağımsızlık hakkı yoktur.
(Mart 1922.S.D.!)
Gözlerimizi kapayıp dünyadan soyutlanmış olarak yaşadığımızı düşünemeyiz.Ülkemizi bir çember içine alıp dünyaya ilgi duymadan yaşaymayız.Tersine ,iler ve uygar bir ulus olarak uygarlık alanı içinde yaşayacağız,bu da anca bilimle,teknikle olur.Bilim veteknik nerdeyse oradan alacağız ve ulusun her bireyinin kafasına koyacağız.Bilim ve teknik edinmek hiç bir sınırlama v koşula bağlı değildir.
(Ekim 1922,M.E.S.D.!)
Eğitim ve öğretimde uygulanacak yöntem,bilgiyi insan için fazla bir süs,bir zorbalık aracı yahut uygar bir zevk olmaktan ziyade maddi yaşamda başarılı olmayı salayan işe yarar ve kullanılabilir bir arç haline getirmektir.
(Mart 1923.M.E.S.D.!)
Erkek ve kız çocularımzın aynı yolda bütün öğretim derecelerindeki öğretim ve eğtimlernin uygulamalı olarak yürütülmesi önemlidir.Ülke çocukları her öğrenim derecesinde ekonomik yaşamda yapıcı,etkili ve başarılı olacak biçimde donatılmaıdır.Ulusal ahlakımız uygar ilkeler ve düşüncelerle beslenip güçlendirilmelidir.Bu çok önemlidir,özellikle dikkatinizi çekerim.Korkutma temelin dayanan ahlak bir erdem olmadıktan başka güvenilebilir değildir.
(Ağustos 1924,M.E.S.D.!)
Gelecek için hazırlanan yurt çocuklarına hiçbir zorluk karşısında baş eğmeyerek sabırla,dirençle çalışmalarını veöğrenim gören çocuklrarın ana ve babalarına da yavrularının öğrenimlerini bitirmeleri için her türlü özveriyi göstermekten çekinmemelerini öğütlerim.
(Temmuz 192,M.E.S.D.!)
Dünyada her şey için,uygarlk için,yaşam için, başarı için en doğru yol gösterici bilimdir,tekniktir.Bilim ve teknik dışında bir yol gösteici aramak aymazlıktır,cahilliktir,sapkınlıktır.Yalnız bilim v e tekniğin yaşadığımız her dakikadaki aşamaların evrimini kavramak ve ilerlemelerinizamanla izlemek gerekir.Bin,ikibin,binerce yıl önce bilim ve tekniğin koyduğu kuralları şu kadar bin yıl sonra bugün olduğu gibi uygulamaya kalkışmak,kuşkusuz bilim ve teknik alanına girmiş olmak değildir.
(Eylul 1924.S.D.!!)
Okulun sağlıyacağı bilim ve tknikle Türk ulusu,Türk sanatı,Türk ekonomisi,Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle belirip gelişcektr.
(Ekim 1922.S.D.!!)
Ulusları kurtaran yalnız ve ancak öğretmenlerdir.Öğretenen,eğiiciden yoksun bir ulus daha ulus adını alma yeteneğini elde etemiştir.Ona sıradan bir yğın denir,ulus denemez.Bir yığnın ulus olabilmesi içn,
Ne olursa olsun,eğiticilere öğretmenlere ihtiyacı vardır.Bir toplumu gerçek ulus yapan onlardır.
Kaynak
Enver Ziya KARAL-Atatürk’ten Düşünceler
Çocuklarımız ve gençlerimiz yetiştirilirken varlıkları ile, hakları ile birlikleri ile çatışan bütün yabancı öğelerle savaşmaları gerekliliği ve ulusal düşünceleri bütün coşkuları ile her türlü zıt düşünmeye karşı şiddetle ve özveriyle savunmak zorunluluğu benimsetilmelidir. Yeni kuşağın bütün ruhsal güçlerine bu niteliklerin ve yeteneğinin aşılanması büyük önem taşır. Ulusların bitip tükenmeyen korkunç bir savaş halinde beliren yaşam felsefesi, bağımsız ve mutlu kalmak isteyen her ulusun bu niteliklerini benimsemesini bütün şiddetiyle zorunlu kılmaktadır.
(Nutuk: 3 Ekim 1927)
Ayrıntılarını bütünüyle uzmanlara bırakmak istediğim bu sorun hakkındaki genel düşüncelerimi tamamlamak için yeni kuşakların donatılması için gereken manevi nitelikler arasında güçlü bir erdem sevgisi ve güçlü bir düzen ve disiplin anlayışından da söz etmek zorunluluğunu duyuyorum.
(Temmuz 1921; S.D.II.)
Eğitim,eğitim ileleri erek ve niteliğ kadar önmlidir.Bu konuda tutulan yön yanlışsa,koskoca bir ulus güvenip inandığı kitapları.kutsal kitapları tnık göstererek yol gösterici oldklarını ileri sürenlerin sözlerin inanıp yürürlerse ve bu yürüyüş yönü kendisini yok olmaya sürüklerse ,uç, bu yoldan gitmiş olan temiz,iyi huylu,özverili,öndelerine güvenen zavallı halktan ziyad o önerlerin dğilmidir.
( Eylul 1924.S.D.!!)
Eğitimdir ki,bir ulusu ya özgür,bağımsız,şanlı ve yüce bir toplum halind yaşatır,ya da onu esirliğe,yoksulluğa sürükler.
Baylar,ulusal eğitimin ne demek olduğunu karamkta artık hiç bir karanlık yön kalmamalıdır.Bir kereulusal eğitim ilke olarak alndıktan sonra onuo,dilini,yötemini,araçlarınıda ulusal hale getirmenin orunluluğu tartışma götürmez.Ulusal eğitimle geliştirilmek ve olgunlaştırılma istenen genç kaaları bir yandan da paslandırıcı,uyuşturucu,düşsel fazlaıklarla doldurmaktan özenle kaçınmak gerekir.
(Eylul 1924.S.D.!!)
Baylar,yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize,görecekleri öğrenimin sınırı ne olursa olsun,en önce,her şeyden önce,Türkiye’nn bağımsızlığna,kendi benliğine ve ulusal eleneklerine düşman bütün öğelerle savaşmak gereği öğretilmelidir.Bunun için,dünyanın uluslararası durumuna göre,böyle bir savaşın gerektirdiği öğeleriyle donatılmış olmayan bireylere ve bu bireylerden oluşmuş toplumlara yaşam v bağımsızlık hakkı yoktur.
(Mart 1922.S.D.!)
Gözlerimizi kapayıp dünyadan soyutlanmış olarak yaşadığımızı düşünemeyiz.Ülkemizi bir çember içine alıp dünyaya ilgi duymadan yaşaymayız.Tersine ,iler ve uygar bir ulus olarak uygarlık alanı içinde yaşayacağız,bu da anca bilimle,teknikle olur.Bilim veteknik nerdeyse oradan alacağız ve ulusun her bireyinin kafasına koyacağız.Bilim ve teknik edinmek hiç bir sınırlama v koşula bağlı değildir.
(Ekim 1922,M.E.S.D.!)
Eğitim ve öğretimde uygulanacak yöntem,bilgiyi insan için fazla bir süs,bir zorbalık aracı yahut uygar bir zevk olmaktan ziyade maddi yaşamda başarılı olmayı salayan işe yarar ve kullanılabilir bir arç haline getirmektir.
(Mart 1923.M.E.S.D.!)
Erkek ve kız çocularımzın aynı yolda bütün öğretim derecelerindeki öğretim ve eğtimlernin uygulamalı olarak yürütülmesi önemlidir.Ülke çocukları her öğrenim derecesinde ekonomik yaşamda yapıcı,etkili ve başarılı olacak biçimde donatılmaıdır.Ulusal ahlakımız uygar ilkeler ve düşüncelerle beslenip güçlendirilmelidir.Bu çok önemlidir,özellikle dikkatinizi çekerim.Korkutma temelin dayanan ahlak bir erdem olmadıktan başka güvenilebilir değildir.
(Ağustos 1924,M.E.S.D.!)
Gelecek için hazırlanan yurt çocuklarına hiçbir zorluk karşısında baş eğmeyerek sabırla,dirençle çalışmalarını veöğrenim gören çocuklrarın ana ve babalarına da yavrularının öğrenimlerini bitirmeleri için her türlü özveriyi göstermekten çekinmemelerini öğütlerim.
(Temmuz 192,M.E.S.D.!)
Dünyada her şey için,uygarlk için,yaşam için, başarı için en doğru yol gösterici bilimdir,tekniktir.Bilim ve teknik dışında bir yol gösteici aramak aymazlıktır,cahilliktir,sapkınlıktır.Yalnız bilim v e tekniğin yaşadığımız her dakikadaki aşamaların evrimini kavramak ve ilerlemelerinizamanla izlemek gerekir.Bin,ikibin,binerce yıl önce bilim ve tekniğin koyduğu kuralları şu kadar bin yıl sonra bugün olduğu gibi uygulamaya kalkışmak,kuşkusuz bilim ve teknik alanına girmiş olmak değildir.
(Eylul 1924.S.D.!!)
Okulun sağlıyacağı bilim ve tknikle Türk ulusu,Türk sanatı,Türk ekonomisi,Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle belirip gelişcektr.
(Ekim 1922.S.D.!!)
Ulusları kurtaran yalnız ve ancak öğretmenlerdir.Öğretenen,eğiiciden yoksun bir ulus daha ulus adını alma yeteneğini elde etemiştir.Ona sıradan bir yğın denir,ulus denemez.Bir yığnın ulus olabilmesi içn,
Ne olursa olsun,eğiticilere öğretmenlere ihtiyacı vardır.Bir toplumu gerçek ulus yapan onlardır.
Kaynak
Enver Ziya KARAL-Atatürk’ten Düşünceler
ATATÜRK'ÜN ESERLERİ
1-Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet Halk Fırkası’nın 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında toplanan İkinci Büyük Kongresinde söylemiş olduğu NUTUK; 1927’de Osmanlıca, 1934 ve 1938 yıllarında bugünkü harflerle basılmıştır. Daha sonra onlarca baskısı yapılan Nutuk; çeşitli tarihlerde İngilizce, İtalyanca, Fransızca, Almanca, Rusça ve Bulgarca’ ya da çevrilmiştir. Türkçe ve diğer dillerde yayınlanan Nutkun yayın tarihleri ve yayınevleri aşağıdadır.
TÜRKÇELERİ
1) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Nutuk, Ankara, 1927, 303 s., Osmanlıca
2) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Nutuk, Ankara, 1927, 543s., Osmanlıca
3) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Nutuk, Ankara, 1927, 627., Osmanlıca
4) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Nutuk, 2.c 5000, 2cilt, Ankara: Türk Ocakları Heyeti Merkeziye Matbaası, 1927, Osmanlıca
5) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Nutuk, Ankara, Türk Teyyare Cemiyeti 1927, Osmanlıca
6) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Büyük Nutuk, Ankara, (yay.y.), 1927, Osmanlıca
7) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Nutuk Mühteviyatına Aid Vesaik, Ankara 1927, 302 s., Osmalıca (TBMM K.)
8) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Nutuk, 2.bs., 1934, İstanbul: Devlet Matbaası. Gazi Mustafa Kemal tarafından Cumhuriyet Halk Fıkrası’nın 15-20 teşrinievvel 1927 tarihleri arasında toplanan İkinci Büyük Kongresi’nde,
Söylenmiştir.(AAM K., Milli K., TBMM K. ve ATESE )
9) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal
Nutuk, İstanbul, 1938.
YABANCI DİLLERDEKİLER
İNGİLİZCE
1)ATATÜRK, Mustafa Kemal,
Nutuk: A Speech delivered by Ghazi Mustapha Kemal, K.F.Koehler, Leipzig, 1929.
2) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal,
A Speech delivered by Ghazi Mustafa Kemal, President of the Turkish Republic, October 1927, Leipzig, K.F. Koehler Verlag, 1929.
3) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal,
A Speech delivered by Mustafa Kemal Atatürk, Milli Eğitim Bakanlığı Yayını, İstanbul, 1963.
4) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Ankara, Başbakanlık Basımevi, 1981.
5) ATATÜRK Gazi Mustafa Kemal,
The Speech. Mustafa Kemal Atatürk, Çeviren: Önder Renkliyıldırım, 2.bs., İstanbul, Abc Yayınları, 1982.
6) ATATÜRK,Mustafa Kemal,
Nutuk: A Speech delivered by Ghazi Mustapha Kemal Atatürk in October, İstanbul, Üçdal Neşriyat, 1985.
7) ATATÜRK,Mustafa Kemal,
The Speech, İstanbul, Metro, 1987.
İTALYANCA
ll Discorso di Mustafa Kemal, Sulle Vicende della Turchra del 1919-1927, Çeviri: E.Rossi, Roma, 1927.
FRANSIZCA
1)ATATÜRK,Gazi Mustafa Kemal,
Discours du Ghazi Moustafa Kemal, Leipzig, K.F.K OEHLER Verlag, 1929.
2) ) ATATÜRK,Gazi Mustafa Kemal,
Documents relatif au discours du Ghazi Mustafa Kemal Pacha, Leipzig, K.F. Koehler Verlag, 1929.
3) ) ATATÜRK,Mustafa Kemal,
Discours prononce par Kemal Atatürk, Ankara, Grande Assemblee Nationale de Turquie, 1937.
4) ) ATATÜRK,Gazi Mustafa Kemal
Discours du Ghazi Moustafa Kemal: President de la Republique Turque, Ankara, Başbakanlık Basımevi, 1981.
ALMANCA
1)ATATÜRK,Gazi Mustafa Kemal,
Der Wegzur freiheit 1919-1920, Leipzig, Verlag von K.F Koehler, 1928.
2) ATATÜRK,Gazi Mustafa Kemal,
Die Nationale Revolution: 1920-1927, Leipzig, Velag von K.F.Koehler, 1928.
3) ATATÜRK,Gazi Mustafa Kemal,
Der Wegzur Freiheit, 1919-1920, Ankara, Başbakanlık Basımevi, 1981.
RUSÇA
1)MUSTAFA KEMAL,
Put Novoy Turtsii, 1919-1927, 4 cilt, Moskova, 1919-1934, Devlet yayını.
2) ATATÜRK, Mustafa Kemal,
İzbrani reçi i vistupleniya, Moskova: Progress, 1966, 439s.
BULGARCA
ATATÜRK, Mustafa Kemal,
İzbrani reçi i izkazvaniya/Kemal Atatyurk, Sos. Stefan Velikov; red. Nikolay Todorov, Sofiya: Narodna prosveta, 1981.
ATATÜRK’ÜN ASKERLİĞE DAİR ESERLERİ
1) Zabit ve Kumandan ile Hasbihal, Minber Matbaası, İstanbul-Babıali, 1334.
2) Cumali Orduğahı (Sürvari: Bölük, Alay, Liva Talim ve Manevraları), Selanik, 1325.
3) Tabiye Tatbikat Seyahati, Selanik Matbai Askeriyesi, 1327.
4) General Litzmann, Takımın Muharebe Talimi, Tercüme: M. Kemal, Selanik Örtülü Çarşıda Asır Matbaası, 10 Şubat 1324.
5) Bölüğün Muharebe Eğitimi (Talimi), Mahmut Bey Matbaası, İstanbul.
6) Tabiye Meselesinin Halli ve Emirlerin Suret-i Tahririne Dair Nesayih, Edirne Sanayi Mektebi Matb.,1916.
DİĞER ESERLERİ
1- Geometri, 2. bs., Türk Dil Kurumu Yayını, Meteksan, Ankara, 1981.(Bu kitabı Atatürk III.Dil Kurultayı’ndan hemen sonra 1936-1937 yılı kış aylarında Dolmabahçe Sarayı’nda kendi eliyle yazmıştır. İlk baskı İstanbul: Devlet Basımevi, 1937.)
2-Not Defterleri
3-Tamim ve Telgrafları
4- Söylev ve Demeçleri
5- Mektupları (yerli ve yabancılara, aşiret reislerine, din adamlarına vb.)
Atatürk’ün Yazdıkları
1-Gazetelere adıyla veya müstear adlarla yazdıkları (İrade-i Milliye, Hakimiyet-i Milliye, Anadolu Ajansı vb.)
2-Hatıraları
KAYNAK
Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Silah Arkadaşları Ankara 1999
TÜRKÇELERİ
1) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Nutuk, Ankara, 1927, 303 s., Osmanlıca
2) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Nutuk, Ankara, 1927, 543s., Osmanlıca
3) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Nutuk, Ankara, 1927, 627., Osmanlıca
4) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Nutuk, 2.c 5000, 2cilt, Ankara: Türk Ocakları Heyeti Merkeziye Matbaası, 1927, Osmanlıca
5) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Nutuk, Ankara, Türk Teyyare Cemiyeti 1927, Osmanlıca
6) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Büyük Nutuk, Ankara, (yay.y.), 1927, Osmanlıca
7) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Nutuk Mühteviyatına Aid Vesaik, Ankara 1927, 302 s., Osmalıca (TBMM K.)
8) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal.
Nutuk, 2.bs., 1934, İstanbul: Devlet Matbaası. Gazi Mustafa Kemal tarafından Cumhuriyet Halk Fıkrası’nın 15-20 teşrinievvel 1927 tarihleri arasında toplanan İkinci Büyük Kongresi’nde,
Söylenmiştir.(AAM K., Milli K., TBMM K. ve ATESE )
9) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal
Nutuk, İstanbul, 1938.
YABANCI DİLLERDEKİLER
İNGİLİZCE
1)ATATÜRK, Mustafa Kemal,
Nutuk: A Speech delivered by Ghazi Mustapha Kemal, K.F.Koehler, Leipzig, 1929.
2) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal,
A Speech delivered by Ghazi Mustafa Kemal, President of the Turkish Republic, October 1927, Leipzig, K.F. Koehler Verlag, 1929.
3) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal,
A Speech delivered by Mustafa Kemal Atatürk, Milli Eğitim Bakanlığı Yayını, İstanbul, 1963.
4) ATATÜRK, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Ankara, Başbakanlık Basımevi, 1981.
5) ATATÜRK Gazi Mustafa Kemal,
The Speech. Mustafa Kemal Atatürk, Çeviren: Önder Renkliyıldırım, 2.bs., İstanbul, Abc Yayınları, 1982.
6) ATATÜRK,Mustafa Kemal,
Nutuk: A Speech delivered by Ghazi Mustapha Kemal Atatürk in October, İstanbul, Üçdal Neşriyat, 1985.
7) ATATÜRK,Mustafa Kemal,
The Speech, İstanbul, Metro, 1987.
İTALYANCA
ll Discorso di Mustafa Kemal, Sulle Vicende della Turchra del 1919-1927, Çeviri: E.Rossi, Roma, 1927.
FRANSIZCA
1)ATATÜRK,Gazi Mustafa Kemal,
Discours du Ghazi Moustafa Kemal, Leipzig, K.F.K OEHLER Verlag, 1929.
2) ) ATATÜRK,Gazi Mustafa Kemal,
Documents relatif au discours du Ghazi Mustafa Kemal Pacha, Leipzig, K.F. Koehler Verlag, 1929.
3) ) ATATÜRK,Mustafa Kemal,
Discours prononce par Kemal Atatürk, Ankara, Grande Assemblee Nationale de Turquie, 1937.
4) ) ATATÜRK,Gazi Mustafa Kemal
Discours du Ghazi Moustafa Kemal: President de la Republique Turque, Ankara, Başbakanlık Basımevi, 1981.
ALMANCA
1)ATATÜRK,Gazi Mustafa Kemal,
Der Wegzur freiheit 1919-1920, Leipzig, Verlag von K.F Koehler, 1928.
2) ATATÜRK,Gazi Mustafa Kemal,
Die Nationale Revolution: 1920-1927, Leipzig, Velag von K.F.Koehler, 1928.
3) ATATÜRK,Gazi Mustafa Kemal,
Der Wegzur Freiheit, 1919-1920, Ankara, Başbakanlık Basımevi, 1981.
RUSÇA
1)MUSTAFA KEMAL,
Put Novoy Turtsii, 1919-1927, 4 cilt, Moskova, 1919-1934, Devlet yayını.
2) ATATÜRK, Mustafa Kemal,
İzbrani reçi i vistupleniya, Moskova: Progress, 1966, 439s.
BULGARCA
ATATÜRK, Mustafa Kemal,
İzbrani reçi i izkazvaniya/Kemal Atatyurk, Sos. Stefan Velikov; red. Nikolay Todorov, Sofiya: Narodna prosveta, 1981.
ATATÜRK’ÜN ASKERLİĞE DAİR ESERLERİ
1) Zabit ve Kumandan ile Hasbihal, Minber Matbaası, İstanbul-Babıali, 1334.
2) Cumali Orduğahı (Sürvari: Bölük, Alay, Liva Talim ve Manevraları), Selanik, 1325.
3) Tabiye Tatbikat Seyahati, Selanik Matbai Askeriyesi, 1327.
4) General Litzmann, Takımın Muharebe Talimi, Tercüme: M. Kemal, Selanik Örtülü Çarşıda Asır Matbaası, 10 Şubat 1324.
5) Bölüğün Muharebe Eğitimi (Talimi), Mahmut Bey Matbaası, İstanbul.
6) Tabiye Meselesinin Halli ve Emirlerin Suret-i Tahririne Dair Nesayih, Edirne Sanayi Mektebi Matb.,1916.
DİĞER ESERLERİ
1- Geometri, 2. bs., Türk Dil Kurumu Yayını, Meteksan, Ankara, 1981.(Bu kitabı Atatürk III.Dil Kurultayı’ndan hemen sonra 1936-1937 yılı kış aylarında Dolmabahçe Sarayı’nda kendi eliyle yazmıştır. İlk baskı İstanbul: Devlet Basımevi, 1937.)
2-Not Defterleri
3-Tamim ve Telgrafları
4- Söylev ve Demeçleri
5- Mektupları (yerli ve yabancılara, aşiret reislerine, din adamlarına vb.)
Atatürk’ün Yazdıkları
1-Gazetelere adıyla veya müstear adlarla yazdıkları (İrade-i Milliye, Hakimiyet-i Milliye, Anadolu Ajansı vb.)
2-Hatıraları
KAYNAK
Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk’ün Silah Arkadaşları Ankara 1999
ANKARA FETVASI VE GERÇEK DİN ADAMLARI
Geçen günlerde bir yazımda" İstanbul Fetvası'nı" yazmıştım.(1) Bu yazımda da Ankara Fetvasını yazarak, kısaca karşılaştırmaya çalışacağım.(2)
ANKARA FETVASI
Başta Ankara Müftüsü Mehmet Rifat Efendi (BÖREKÇİ) ve yirmi kişi tarafından 14-Nisan-1920’ de hazırlanmış, 153 il ve ilçe müftüsü ve diğer din bilginleri tarafından imzalanmıştır. Her maddesi dini gerekçelere dayandırılmış ve Milli Mücadelenin pekişmesinde etkili olmuştur. 16-Nisan –1920’de Heyet-i Temsiliye Başkanlığınca Anadolu’ya gönderilmiştir. 19,22,25-Nisan-1920 tarihlerinde Öğüt, İrade-i Milliye ve Açıksöz Gazetelerinde yayınlanmıştır.
“Dünya nizamının sebebi olan İslam Halifesi Hazretlerinin Halifelik makamı ve saltanat yeri olan İstanbul, müminlerin emirinin (Padişahın) rızasına aykırı olarak Müslümanların düşmanı olan düşman devletler tarafından fiilen işgal edilerek, İslam Askerleri silahlarından uzaklaştırılıp,bazıları haksız olarak şehit edilmiş, Halifelik merkezini koruyan bütün istihkamlar, kaleler, savaş aletleri zapt edilmiş ve resmi işleri yürüten ve İslam Ordusunu donatmakla görevli Bab-ı Ali’ye (Başbakanlık) ve Harbiye Nezaretine el konmuştur. Bu suretle Halife milletin gerçek menfaatleri uğrunda tedbir almaktan fiilen men edilmiştir. Sıkıyönetim ilan edilip Harp Divanları kurulmuş, İngiliz Kanunları uygulanarak kararlar verilmek suretiyle Halife’nin yargı hakkına müdahale edilmiştir.
Yine Halife’nin rızası olmadığı halde, Osmanlı toprakları olan İzmir, Adana., Maraş, Antep ve Urfa taraflarına düşmanlar saldırıp oradaki Müslüman olmayan uyruklarımızla el ele vererek İslamları toptan yok etmeye,mallarını yağmalamaya ve kadınlarına tecavüze,Müslüman halkın bütün kutsal inançlarına hakarete kalkışmışlardır.
Anlatılan şekilde hakarete ve esirliğe uğrayan Halifelerini kurtarmak için,ellerinden geleni yapmaları bütün Müslümanlarca farz olur mu?
Cevap: Allah en iyi bilir ki, olur.
Bu suretle, Halifeliğin meşru hakkını elinden alanlardan kurtarmak ve fiilen saldırıya uğrayan vatan topraklarını düşmanlardan temizlemek için uğraşan ve çalışan İslam Halkı şeriatça Allah yolundan ayrılmış olurlar mı?
Cevap: Allah en iyi bilir ki, olmazlar.
Halifeliğin gasp edilen haklarını geri almak için düşmanlara karşı açılan mücadelede ölenler “şehit”, kalanlar”gazi” olurlar mı?
Cevap: Allah en iyi bilir ki, olurlar.
Bu suretle, din uğrunda savaşan ve görevini yapan halka karşı düşman tarafından iltizam ederek İslamlar arasında silah kullananlar ve adam öldürenler şeriat bakımından en büyük günahı işlemiş ve fesatlık etmiş olurlar mı?
Cevap: Allah en iyi bilir ki, olurlar.
Bu suretle, aslında istemediği halde düşman devletlerinin zoru ve kandırması ile, olaylara ve gerçeğe uymayarak çıkarılan fetvalar Müslümanlar için şeriatça dinlenir mi ve ona uyulur mu?
Cevap: Allah en iyi bilir ki , uyulmaz.
İstanbul Fetvası, Anadolu'daki Ulusal Bağımsızlık Hareketini"Huruç Alessultan" yani Padişah ve halifeye karşı yapılan isyan olarak göstermekte, Kuvva-yı Milliye'yi kötülemekte, padişahın sadık tebasına zulüm edenlerin katledilmeleri gerektiğini, ulus ve ülkenin bağımsızlığı için savaşanKuvva-yı Milliye'ye karşı savaşırken ölenlerin şehit olacağını vurgulamaktadır.
Ankara Fetvası ise; "Padişah ve Halife dahi esirdir. Makam-ı Hilafet ve saltanatın kurtarılması lazımdır." Düşmanlar Halifeye baskı uygulayarak zorla bir fetva yayınlatmışlardır ilkesinden haraket etmiştir.
İstanbul Fetvası sadece bir ayete dayandırılmaktadır.(Hucurat Suresi Ayet.9)(3)
Ankara Fetvası ise; çok yönlü ve gerekçeleri daha nettir. Hakiki düşman olan düşman devletlerine karşı birlik ve bütünlük sağlanmalı, yurt düşmanlardan kurtarılmalı esasına dayamaktadır.
İstanbul Fetvasını sadece Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi imzalamıştır.
Ankara Fetvasını ise, Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Mehmet Rıfat(Börekçi-İlk Diyayet İşleri Başkanı) Efendi başkanlığında yirmi kişi hazırlamış ve 153 Anadolu Müftüsü, din bilgini imzalamıştır.
İstanbul Fetvasının İngiliz baskısı alındığı belirtilmektedir.(4)
Dürrizade Abdullah'ın fetvayı işgal kuvvetlerinin baskısı ile verdiği ifade edilmektedir.(5)
27 Nisan 1920 günü T.B.M.Meclisinde konuşan Fevzi ÇAKMAK ".....Malumunuz vechile o fetva İngiliz süngüsü ile alınmış İslamı sinesinde birbirine düşürmek için ilk defa yazılmış acı bir vesikadır" demaktedir.(6)
Amerikan gizli belgelerinde, fetvanın İtilaf devletlerince dikte ettirildiği ve akıllıca olmadığı belirtilmektedir(7)
İstanbul Fetvası, İngiliz ve Yunan savaş uçaklarınca Anadolu'nun çeşitli yerlerine atıldığı gibi, İngiliz Konsolos ve ajanları, Rum ve Ermeni örgütleri dağıtımına yardıncı olmuşlardır.Yerli kişilerce de sandıklar ve torbalar içinde dağıtılmışlardır.(8)
Karadenizden geçen İtilaf gemilerinde, fetva, Hükümet Bildirisi ve Hatt-ı Humayun Türk halkına ulaştırılmıştır.(9)
İstanbul Fetvasının halk üzerinde çok büyük yıkıcı etkileri olmuştur. Bayburt'ta Şeyh Eşref, Yozgat'ta Hafız Şehabı, Bolu ve Gerede'de Kör Ali Hoca, Düzce'de Ahmet Hoca, Biga'da Gavur İmam, Konya ve Bozkır'da Zeynel Abidin Hoca ve diğer bölgelerde hoca adı altında Anadolu'da isyanlar olmuştur. Bu isyanları yapanlar, askerlerimizi öldürmüşler, subay ve yönetim görevlilerini soymuşlar"Şeyhülislamın Fetvası yerine geldi" diye bağıran cahillerdir.(10)
Bu fetva ile askerlerimiz silahlı veya silahsız kaçmışlar, ordu birliklerimizin mevcutları büyük ölçüde azalmıştır.
56. Tümen Komutanı Bekir Sami Bey Ankara'ya şu sözleri iletmiştir. "Eğer bu gece alelacele, Ankara ve saire baş müftüleri ve Ulema-ı Mefşure-i İslamiye'den mukabil fetvalar alınmazsa Bursa vilayetinde pek ziyade Kesb-i Vehamet etmesi muhtemeldir.(11)
Ankara Fetvası'nın Atatürk'ün önderliğinde Anadolu Bağımsızlık Hareketinin, Milli Birliği Sağlamada büyük başarısı olmuştur.
Din adına, kutsal değerler adına verilmiş iki fetva, Şeyhülislamın yazdığı, Sultan ve Halife'nin onayladığı İstanbul Fetvası. Karşısında Ankara Fetvası.
Kur'an 'da savaşı zorunlu kılan gerektiğinde Savaşmayı teşvik eden, ordu kurma ve donanımdan bahseden ayetler bulunmaktadır.(12)
Zamanlı zamansız savaş(cihat) naraları atanlar bilmeliler ki, Cihat yalnız Allah yolunda savaş değil; haksızlığa karşı gösterilen her türlü tepki, baskı, zulün ve sömürüye karşı da savaştır.
Ülkenin bağımsızlığını, yurttaşların namusunu, onurunu düşünerek savaş yapanları asi, isyancı, din düşmanı görüp düşmanla işbirliği yaparak ölüm fermanı çıkaranlar mı din adamı? Yoksa, düşmana, emperyalizme, sömürüye karşı mal ve bedenle savaşmayı emreden, fetva veren, vermekle kalmayıp savaşanlar mı gerçek din adamıdır? Asıl din görevlişi ve bilgini ulusu, ülkesi için canını bile esirgemeyendir. Bunların örneğide Ankara Fetvasını verenlerdir. Ankara Fetvası aynı zamanda hocanın din adamının Atatürkçüsü olurmu diyenlerede bir yanıttır.
Atatürk; bağımsızlığını, özgürlüğünü isteyen, ulusunu seven Türk halkının tümüyle haraket ederek kurtuluş mücadelesini vermiştir. Atatürkle birlikte hareket eden herkes; ismi, unvanı, görevi ne olursa olsun Atatürkçüdür. Atatürkçü olmaya devam edecektir de. Çünkü; Türk Halkı her zaman ulusal bağımsızlıktan, ulusal egemenlikten, üniter ulus devletten ve laik, çağdaş devletten yanadır.Tarih bunu her zaman kanıtlamıştır.
Ey kendi çıkarları için Atatürk düşmanlığı yapanlar! Bu gün bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyorsan bunu O, büyük insana ve O'nunla birlikte haraket ederek, gerçek bir iman ve inançla savaşanlara borçlu olduğunu unutma! Gerçeği gör!
KAYNAKLAR:
1-Ergün AYBARS -Türkiye Cumhuriyeti Tarihi
2-Sabahattin SELEK -Milli Mücadele
3-Diyanet İşleri Başkanlığı Yayını -Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
4-G Jaeschk -Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri
5-Eşref EDİP -Sebilürreşat C.10, S/102
6-Fevzi ÇAKMAK -T.B.M.M Zabıt Ceridesi C-1, S/92
7-Orhan DURU -Amerikan Gizli Belgelerinde Türkiye'nin
Kurtuluş Savaşı Yılları S/88
8-Şevket Süreyya AYDEMİR -Tek Adam- C-2, S/286
9-Nurettin PEKER -İnebolu ve Kastamonu Havalisi S/170-171
10-Mustafa ÇALIŞKAN -Kurtuluş Savaşı Sırasında Din Faktörü S/92
11-HTVD(Harp Tarihi Vesikaları Dergisi) -Sayı-35 Vesika No-875
12-Prof.Dr. Ömer ÖZSOY -Konularına Göre Kur'an S.527-536
PROF.Dr.İlhami GÜLER
13-Prof. Dr Ali SARIKOYUNCU -Milli Mücadelede Din Adamları S.27-44
ANKARA FETVASI
Başta Ankara Müftüsü Mehmet Rifat Efendi (BÖREKÇİ) ve yirmi kişi tarafından 14-Nisan-1920’ de hazırlanmış, 153 il ve ilçe müftüsü ve diğer din bilginleri tarafından imzalanmıştır. Her maddesi dini gerekçelere dayandırılmış ve Milli Mücadelenin pekişmesinde etkili olmuştur. 16-Nisan –1920’de Heyet-i Temsiliye Başkanlığınca Anadolu’ya gönderilmiştir. 19,22,25-Nisan-1920 tarihlerinde Öğüt, İrade-i Milliye ve Açıksöz Gazetelerinde yayınlanmıştır.
“Dünya nizamının sebebi olan İslam Halifesi Hazretlerinin Halifelik makamı ve saltanat yeri olan İstanbul, müminlerin emirinin (Padişahın) rızasına aykırı olarak Müslümanların düşmanı olan düşman devletler tarafından fiilen işgal edilerek, İslam Askerleri silahlarından uzaklaştırılıp,bazıları haksız olarak şehit edilmiş, Halifelik merkezini koruyan bütün istihkamlar, kaleler, savaş aletleri zapt edilmiş ve resmi işleri yürüten ve İslam Ordusunu donatmakla görevli Bab-ı Ali’ye (Başbakanlık) ve Harbiye Nezaretine el konmuştur. Bu suretle Halife milletin gerçek menfaatleri uğrunda tedbir almaktan fiilen men edilmiştir. Sıkıyönetim ilan edilip Harp Divanları kurulmuş, İngiliz Kanunları uygulanarak kararlar verilmek suretiyle Halife’nin yargı hakkına müdahale edilmiştir.
Yine Halife’nin rızası olmadığı halde, Osmanlı toprakları olan İzmir, Adana., Maraş, Antep ve Urfa taraflarına düşmanlar saldırıp oradaki Müslüman olmayan uyruklarımızla el ele vererek İslamları toptan yok etmeye,mallarını yağmalamaya ve kadınlarına tecavüze,Müslüman halkın bütün kutsal inançlarına hakarete kalkışmışlardır.
Anlatılan şekilde hakarete ve esirliğe uğrayan Halifelerini kurtarmak için,ellerinden geleni yapmaları bütün Müslümanlarca farz olur mu?
Cevap: Allah en iyi bilir ki, olur.
Bu suretle, Halifeliğin meşru hakkını elinden alanlardan kurtarmak ve fiilen saldırıya uğrayan vatan topraklarını düşmanlardan temizlemek için uğraşan ve çalışan İslam Halkı şeriatça Allah yolundan ayrılmış olurlar mı?
Cevap: Allah en iyi bilir ki, olmazlar.
Halifeliğin gasp edilen haklarını geri almak için düşmanlara karşı açılan mücadelede ölenler “şehit”, kalanlar”gazi” olurlar mı?
Cevap: Allah en iyi bilir ki, olurlar.
Bu suretle, din uğrunda savaşan ve görevini yapan halka karşı düşman tarafından iltizam ederek İslamlar arasında silah kullananlar ve adam öldürenler şeriat bakımından en büyük günahı işlemiş ve fesatlık etmiş olurlar mı?
Cevap: Allah en iyi bilir ki, olurlar.
Bu suretle, aslında istemediği halde düşman devletlerinin zoru ve kandırması ile, olaylara ve gerçeğe uymayarak çıkarılan fetvalar Müslümanlar için şeriatça dinlenir mi ve ona uyulur mu?
Cevap: Allah en iyi bilir ki , uyulmaz.
İstanbul Fetvası, Anadolu'daki Ulusal Bağımsızlık Hareketini"Huruç Alessultan" yani Padişah ve halifeye karşı yapılan isyan olarak göstermekte, Kuvva-yı Milliye'yi kötülemekte, padişahın sadık tebasına zulüm edenlerin katledilmeleri gerektiğini, ulus ve ülkenin bağımsızlığı için savaşanKuvva-yı Milliye'ye karşı savaşırken ölenlerin şehit olacağını vurgulamaktadır.
Ankara Fetvası ise; "Padişah ve Halife dahi esirdir. Makam-ı Hilafet ve saltanatın kurtarılması lazımdır." Düşmanlar Halifeye baskı uygulayarak zorla bir fetva yayınlatmışlardır ilkesinden haraket etmiştir.
İstanbul Fetvası sadece bir ayete dayandırılmaktadır.(Hucurat Suresi Ayet.9)(3)
Ankara Fetvası ise; çok yönlü ve gerekçeleri daha nettir. Hakiki düşman olan düşman devletlerine karşı birlik ve bütünlük sağlanmalı, yurt düşmanlardan kurtarılmalı esasına dayamaktadır.
İstanbul Fetvasını sadece Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi imzalamıştır.
Ankara Fetvasını ise, Ankara Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Mehmet Rıfat(Börekçi-İlk Diyayet İşleri Başkanı) Efendi başkanlığında yirmi kişi hazırlamış ve 153 Anadolu Müftüsü, din bilgini imzalamıştır.
İstanbul Fetvasının İngiliz baskısı alındığı belirtilmektedir.(4)
Dürrizade Abdullah'ın fetvayı işgal kuvvetlerinin baskısı ile verdiği ifade edilmektedir.(5)
27 Nisan 1920 günü T.B.M.Meclisinde konuşan Fevzi ÇAKMAK ".....Malumunuz vechile o fetva İngiliz süngüsü ile alınmış İslamı sinesinde birbirine düşürmek için ilk defa yazılmış acı bir vesikadır" demaktedir.(6)
Amerikan gizli belgelerinde, fetvanın İtilaf devletlerince dikte ettirildiği ve akıllıca olmadığı belirtilmektedir(7)
İstanbul Fetvası, İngiliz ve Yunan savaş uçaklarınca Anadolu'nun çeşitli yerlerine atıldığı gibi, İngiliz Konsolos ve ajanları, Rum ve Ermeni örgütleri dağıtımına yardıncı olmuşlardır.Yerli kişilerce de sandıklar ve torbalar içinde dağıtılmışlardır.(8)
Karadenizden geçen İtilaf gemilerinde, fetva, Hükümet Bildirisi ve Hatt-ı Humayun Türk halkına ulaştırılmıştır.(9)
İstanbul Fetvasının halk üzerinde çok büyük yıkıcı etkileri olmuştur. Bayburt'ta Şeyh Eşref, Yozgat'ta Hafız Şehabı, Bolu ve Gerede'de Kör Ali Hoca, Düzce'de Ahmet Hoca, Biga'da Gavur İmam, Konya ve Bozkır'da Zeynel Abidin Hoca ve diğer bölgelerde hoca adı altında Anadolu'da isyanlar olmuştur. Bu isyanları yapanlar, askerlerimizi öldürmüşler, subay ve yönetim görevlilerini soymuşlar"Şeyhülislamın Fetvası yerine geldi" diye bağıran cahillerdir.(10)
Bu fetva ile askerlerimiz silahlı veya silahsız kaçmışlar, ordu birliklerimizin mevcutları büyük ölçüde azalmıştır.
56. Tümen Komutanı Bekir Sami Bey Ankara'ya şu sözleri iletmiştir. "Eğer bu gece alelacele, Ankara ve saire baş müftüleri ve Ulema-ı Mefşure-i İslamiye'den mukabil fetvalar alınmazsa Bursa vilayetinde pek ziyade Kesb-i Vehamet etmesi muhtemeldir.(11)
Ankara Fetvası'nın Atatürk'ün önderliğinde Anadolu Bağımsızlık Hareketinin, Milli Birliği Sağlamada büyük başarısı olmuştur.
Din adına, kutsal değerler adına verilmiş iki fetva, Şeyhülislamın yazdığı, Sultan ve Halife'nin onayladığı İstanbul Fetvası. Karşısında Ankara Fetvası.
Kur'an 'da savaşı zorunlu kılan gerektiğinde Savaşmayı teşvik eden, ordu kurma ve donanımdan bahseden ayetler bulunmaktadır.(12)
Zamanlı zamansız savaş(cihat) naraları atanlar bilmeliler ki, Cihat yalnız Allah yolunda savaş değil; haksızlığa karşı gösterilen her türlü tepki, baskı, zulün ve sömürüye karşı da savaştır.
Ülkenin bağımsızlığını, yurttaşların namusunu, onurunu düşünerek savaş yapanları asi, isyancı, din düşmanı görüp düşmanla işbirliği yaparak ölüm fermanı çıkaranlar mı din adamı? Yoksa, düşmana, emperyalizme, sömürüye karşı mal ve bedenle savaşmayı emreden, fetva veren, vermekle kalmayıp savaşanlar mı gerçek din adamıdır? Asıl din görevlişi ve bilgini ulusu, ülkesi için canını bile esirgemeyendir. Bunların örneğide Ankara Fetvasını verenlerdir. Ankara Fetvası aynı zamanda hocanın din adamının Atatürkçüsü olurmu diyenlerede bir yanıttır.
Atatürk; bağımsızlığını, özgürlüğünü isteyen, ulusunu seven Türk halkının tümüyle haraket ederek kurtuluş mücadelesini vermiştir. Atatürkle birlikte hareket eden herkes; ismi, unvanı, görevi ne olursa olsun Atatürkçüdür. Atatürkçü olmaya devam edecektir de. Çünkü; Türk Halkı her zaman ulusal bağımsızlıktan, ulusal egemenlikten, üniter ulus devletten ve laik, çağdaş devletten yanadır.Tarih bunu her zaman kanıtlamıştır.
Ey kendi çıkarları için Atatürk düşmanlığı yapanlar! Bu gün bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyorsan bunu O, büyük insana ve O'nunla birlikte haraket ederek, gerçek bir iman ve inançla savaşanlara borçlu olduğunu unutma! Gerçeği gör!
KAYNAKLAR:
1-Ergün AYBARS -Türkiye Cumhuriyeti Tarihi
2-Sabahattin SELEK -Milli Mücadele
3-Diyanet İşleri Başkanlığı Yayını -Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı
4-G Jaeschk -Kurtuluş Savaşı ile İlgili İngiliz Belgeleri
5-Eşref EDİP -Sebilürreşat C.10, S/102
6-Fevzi ÇAKMAK -T.B.M.M Zabıt Ceridesi C-1, S/92
7-Orhan DURU -Amerikan Gizli Belgelerinde Türkiye'nin
Kurtuluş Savaşı Yılları S/88
8-Şevket Süreyya AYDEMİR -Tek Adam- C-2, S/286
9-Nurettin PEKER -İnebolu ve Kastamonu Havalisi S/170-171
10-Mustafa ÇALIŞKAN -Kurtuluş Savaşı Sırasında Din Faktörü S/92
11-HTVD(Harp Tarihi Vesikaları Dergisi) -Sayı-35 Vesika No-875
12-Prof.Dr. Ömer ÖZSOY -Konularına Göre Kur'an S.527-536
PROF.Dr.İlhami GÜLER
13-Prof. Dr Ali SARIKOYUNCU -Milli Mücadelede Din Adamları S.27-44
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)