5 Ağustos 2008 Salı

ÇAĞLARIN ÖNDERİNİN SOY KÜTÜĞÜ

Atatürk’ün büyük babası Çınarlı Mahallesinde İlkokul öğretmenliği yapan Kırmızı Hafız Ahmet Efendi’dir. Saçları ve sakalı kırmızı olduğu için kendisine bu isim verilmiştir. Ayrıca kendisine Firari Ahmet Efendi’de denilirmiş. Nedeni, 1876’da Selanik’te çıkan konsolosların öldürülmesi olayında, zanlılar arasında yer almasındandır. Kurtuluş yolunu dağlara çıkarak görmesinden ileri gelmektedir. Yedi yıl dağlarda kaçak olarak dolaşmış, asıl mesleği askerlikmiş. Yemen’de uzun yıllar savaşlarda bulunmuş.(1)
Hafız Ahmet ve kardeşi Hafız Mehmet Anadolu’nun Türkleşmesinde önemli roller oynayan “Kızıloğuz” yahut “Kocacık” Yörüklerinden (Türkmenlerinden) dir.
Kocacık Yörükleri hakkında kayıtlar İstanbul arşivinde bulunan (Defterhane Defteri) yani İl Yazıcı Defterleri’nde yazılıdır. Kocacık Yörükleri (Tanrı Dağı Yörükleri) ve (Karagöz Yörükleri)’dir. Bu Yörüklerin adları ve işleri 950 tarih ve 82 numaralı defter ile 1051 tarih ve 469 numaralı defterlere kayıt edilmiştir. Bu Türkmenler Türkçe konuştukları gibi, Türklüğün bütün özelliklerini de taşırlar.
Prof. Dr. Mehmet ERÖZ’ e göre Yörük sözü “yürüyen fiilinden yapılmış, Anadolu’ya gelip yurt tutan göçebe Oğuz boylarını (Türkmenlerini) ifade eden bir kelimedir.” Orta Asya’dan gelmişlerdir. Yörük ve Türkmen aynı anlamı ifade etmektedir. (2)
Atatürk’ün soyu; Anadolu’dan Rumeli’ye Murat Hüdevandigar zamanından başlayarak Fatih Sultan Mehmet zamanına kadar devir devir Konya ve Aydın’dan gelerek buraya yerleşmiş Müslüman Oğuzların Türkmen boylarıdır. Rumeli’nin Türkleşmesinde etkin rol oynamışlardır.
1993 yılında gazeteci Aslan ARASLI Kocacık Köyü’ne giderek incelemelerde bulunmuş, dedesinin evini bulmuştur. Görüştüğü Numan KARTAL, Murat Ağa, İsmail, Yahya ve diğerleri bu bilgileri doğrulamışlardır.
Atatürk’ün babası ve dedesini tanıyan Aydın Milletvekili Tahsin SAN, müfettiş ve milletvekili Tahsin UZER, milletvekili Hacı Mehmet SOMER bu bilgileri doğrulamışlardır.
Atatürk’ün baba tarafından soyundan gelenler, amcası Hafız Mehmet Efendi’nin oğlu Salih Efendi’nin çocuklarıdır.(3)

ALİ RIZA EFENDİ (1839–1893)

Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi 1839 yılında Manastır Vilayeti Debre-i Bala Sancağına bağlı Kocacık Nahiyesinde doğmuştur. Debre-i Bala, bugün Makedonya’daki Debre şehridir. Kocacık Nahiyesi tamamıyla Türk ve Yörük’tür. Aile sonradan Selanik’e gelmiştir. Ali Rıza Efendi, “Selanik Abdi Hafız Mektebinde” okumuştur. Vakıflar İdaresinde ikinci kâtiplik (Evkaf Kâtipliği) yapmış, sonradan Rusumet idaresine girmiş, Gümrük memurluğu görevinde bulunmuştur. Bu görevi Selanik yakınlarında Olimpos Dağı eteklerinde “Katarin” kazasına bağlı Papasköprüsü (Çayağazı) civarındadır. 1870 yılında Zübeyde Hanımla evlenir. Bu evlilikten 6 çocukları olur. Fatma (1871–1875), Ahmet (1874–1883), Ömer (1875–1883), Mustafa (1881–1938), Makbule (1885–1956) ve Naciye (1889–1901). Makbule ve Mustafa’nın dışında diğerleri küçük yaşta çiçek ve benzeri hastalıklardan ölmüşlerdir.
Ali Rıza Efendi, Gümrük memurluğu görevinden ayrılarak Cafer Efendiyle kereste ticaretine başlar, ilk zamanlarda işleri iyide gider. Rumeli’yi o günlerde kasıp kavuran Rum eşkiyalara istedikleri parayı vermeyince keresteleri yakılır. Çeşitli tehditler sonrası işçiler dağılır, ticareti bozulur. Kereste ticaretine devam edemez. Tuz ticaretine başlar. Tuzlar erir, memuriyete tekrar geri dönmek istese de başaramaz. İşlerinin bozulması sağlığını da etkiler. 1893 yılında bağırsak veremine yakalanarak vefat eder. (4)
Selanik Vilayetinin 1291, 1292, 1293 ve 1294 Salnamelerinde, Ali Rıza Efendi’nin Selanik Evkaf Kaleminde İkinci Kâtip olarak görev yaptığı kayıtlıdır.
Ali Rıza Efendi ile ilgili İhsan SUNGU’nun incelemelerinde; 1876 yılında Selanik Asakir-i Milliye Taburunda Birinci Mülazım (Üsteğmen) rütbesiyle görev yaptığı belgelenmektedir. Bu tabur Osmanlı Rus Savaşı’nın başladığı günlerde “Şura-yı Devlet Başkanı Mithat Paşa’nın girişimiyle kurulmuş “gönüllü” taburlardan birisidir. Bu kuruluşun subaylarının, kuruluş yönetmeliğinin 6. bendine göre vatan ve milletini seven onurlu ve ehliyet sahibi kişilerden seçildikleri belirtilmektedir. Bu da göstermektedir ki, Ali Rıza çevresinde sayılan ve sevilen bir kişidir. Ayrıca kırmızı bıyıklı, iri vücutlu, dürüst ve kuvvetli karakterlidir.
Bu tabur Osmanlı zırhlısı ile 24 Aralık 1876’da İstanbul’a gelmiştir. Ali Rıza Efendi Süleymaniye Kışlası’nda misafir olmuş, ikinci bölükte üsteğmendir.
1935 yılında ele geçirilen ve aynı bölükte görev yaptığı arkadaşı Habib Bey’le çektirdiği bir resmi vardır. Bu resim Habib Bey’in gelini Bayan Şehnezar’ın evinde bulunmuştur. Resmi Atatürk’e veren Çankırı Milletvekili Mustafa Özsoy’dur.(5)



ZÜBEYDE HANIM (1857-1923)

Makedonya ve Teselya’nın fethinden sonra Konya- Karaman’dan gelerek Rumeli’ye göç etmiş, Vodin Sancağı’na bağlı Sarıgöle’e yerleşmiş bir aileden gelmektedir. Sofuzade Feyzullah Ağa’nın kızıdır. Yörük-Türkmenlerdendir (Konyarlar) denilmektedir. Annesinin adı Ayşe(Aişe)’dir. Annesine “Molla Hanım” denildiği gibi kendisine de okuyup yazma bilgiği için “Zübeyde Molla” denilmektedir.
Zübeyde Hanım’ın Hasan Ağa ve Hüseyin Ağa isimli iki kardeşi daha vardır. Hasan Ağa Selanik-Lankaza’da açtığı bir dükkanda aşçılık yapmıştır. Hüseyin Ağa ise Hacı Süleyman Bey’in (Çalı Çiftliğinde) Şubaşılık yani çiftlik kahyalığı görevinde bulunmuştur. Atatürk’ün anılarında bahsettiği çiftlik bu çifliktir. Ali Rıza Efendi ile Selanik’te evlenir. Eşinin ölümü üzerine üç çocuğu ile birlikte kardeşinin çiftliğine gider. (Atatürk’ün ana soyuna ait bir secereyi Nafıa eski bakanlarından Süleyman Sırrı Bey’in annesi Zühre Hanım tespit ederek Atatürk’e vermiştir.)
Balkan Savaşı’ndan sonra İstanbul’a gelir. İstanbul Beşiktaş’ta Akaretlerdeki 76 nolu eve yerleşir. 24 Haziran’da Ankara’ya gelmiş ve Çankaya Köşk’ünde kalmıştır.
Hastalığının tedavisi ve Latife Hanım’la tanışmak için İzmir’e gitmiş, 15 Ocak 1923’te; İzmir’de vefat etmiştir.
“Zübeyde Hanım, Müslüman cetlerinin inançlarına harfi harfine uyan dindar, hatta sofu bir kadındı. Hem kendi ailesinde, hemde kocasının ailesinde hacılar bulunduğu için övünç duyuyorlardı.”(6)
Zübeyde Hanım: “Beyaz tenli, açık sarı saçlı, yüksek iradeli, sofu bir hanımdı. Zübeyde Hanım’ın dindarlığı Atatürk’e ülkücü insan kimliğini kandırmıştır.”(7)
Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas GÜRER: “Bayan Zübeyde daha küçük yaşta yetim kalan oğlunun her durumuyla yakından ilgilenirdi. Çünkü O’nun yetişmesinde ve yetiştikten sonra memlekette yararlı olmasında büyük etken olmuştur. Atatürk’e tam anlamıyla hem analık, hem babalık etmiştir… Yetişen, makamını bulan kurtarıcı oğlunu; O, Mustafa Kemal yapmıştır.”
II. Abdülhamit yönetimine karşı yapılan toplantılarda, aydınlandıktan sonra “Gizli evrakınız varsa ben saklarım.” der ve şöyle devam eder. “Evladım bir gün bu işler olduktan sonra seni namus ve haysiyet sahibi olanlarla görmezsem işte o zaman meyus olurum. Ben senin kadar okumadım, senin kadar bilmem, gördüğüm, anladığım şeyleri yapmaktan seni men etmeye kalkışmam. Yalnız dikkat et. Esas muvaffak olmaktır. Muvaffak olmaya çalış.” öğüdünü vermiştir.
Büyük analar, büyük evlat yetiştirir. Atatürk’e bağımsızlık dededen ve babadan intikal eden yüksek onurlu ve şanlı bir mirastır. Babası Mustafa Kemal doğunca başucuna kılıcını asmıştır.
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun dediği gibi: “Atatürk her şeyden evvel yeryüzünün bütün mazlum, mağdur milletlerine kalk borusunu çalan ve onlara tam kurtuluş yolunu gösteren bir hürriyet ve İstiklal örneğidir.”


YOLUMUZ ATATÜRK YOLUDUR.


KAYNAKLAR:

1- Enver Behnan Şapolyo -Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi.
2- Mehmet ERÖZ -Yörükler
3- Prof.Dr. Hamza EROĞLU -Atatürk Hayatı ve Üstün Kişiliği
4- Faik Reşit UNAT -Atatürk’ÜN Aile Efradı ve Kendisine Karabet Dereceleri.
S.733-737
5- İhsan SUNGU -Atatürk’ün Babası Ali Efendi ve Mensup Olduğu Selanik
Asakir-i Milliye Taburu. Belleten. Cilt 3 Sayı 10 Sayfa 289-
348
6- Lord KINROSS -Atatürk-Bir Milletin Yeniden Doğuşu.
7- İ.Hakkı BALTACIOĞLU -Atatürk’ün Yetişmesi, Kişiliği ve Devrimleri
8- Altan ARASLI -Atanın Soy Kütüğü
9- Tayyip GÖKBİLGİN -Rumeli’nin İskanında ve Türkleşmesinde Yörükler
10-Dr. Ali GÜREL -Atatürk Araştırma Dergisi Cilt 15 Sayfa 45
11-Uluğ İĞDEMİR -Atatürk’ün Yaşamı
12-Şerafettin TURAN -Mustafa Kemal Atatürk Biyografisi
13-Burhan GÖKSEL -Atatürk’ün Soy Kütüğü Üzerine Bir Çalışma.
14-Başbakanlık Osmanlı Arşivi Mevkuat Defteri No 2737

Hiç yorum yok: