29 Eylül 2008 Pazartesi

ÇAĞLARIN ÖNDERİ’NİN, DEVRİM VE DEVRİMCİLERLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ

ÇAĞLARIN ÖNDERİ’NİNEGEMENLİK,­ DEVRİM VE DEVRİMCİLERLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ
Unutulmamalıdır ki, ulusun egemenliğini bir kişinin, yada bir kaç kişinin elinde bulundurmasından çıkar bekleyen cahil ve aymaz insanlar vardır. Hükümdarlar kendilerini, var sandıkları bir gücün temsilcisi sayarlar ve bundan zevk alırlar. Fakat onların çevresindeki çıkarcılar bu durumu din kılığına büründürerek bütün ulusu aldatmaya çalışırlar, nitekim şimdiye kadar çalışmışlardı da. Sonunda ulusun kulakları bu kişilerin şakımalarıyla dolar ve hak kendisine aşılanan düşünceleri din gereği ve gerçek sayar. Bu kişiler mürteci gerici yapıklarına da irtica gericilik denir.
(Ocak 1923,S.D.!!)
Haklarımız gayet yasal ve açıktır. Onları elde etmek için gücümüz de vardır, erkimizde, vardır. Ordularımız ve ordularımızı oluşturan ulusumuz güçlüdür Ve bu yurdun, bu ulusu yaşatan zenginlik kaynakları vardır. Bunların üstünde de bir gücümüz vardır ki, o da eriştiğimiz ve gerçek olarak elimizde bulundurduğumuz ve bulunduracağımız eylemli olarak kanıtladığımız ulusal egemenliğimizdir.
(Ocak 1923,S.D.!!)
Ulusun egemenliği öyle bir ateştir ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Temeli ulusların köleliklerine dayanan kuruluşlar her yerde ergeç. Yıkılacaklardır.
(Ağustos 1924,)
Türkiye Cumhuriyeti yalnız iki şeye güvenir, birisi ulusun kararı, diğeri, en acı ve göç koşullar altında dünyanın takdirlerine hakkıyla layık olan ordumuzun kahramanlığı, işte bu iki şeye dayanır.
(Şubat 1924,S.D.!!)
Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlern amacı Türkiye Cumhuriyeti halkını tamamıyla çağdaş ve bütün anlam ve biçimleriyle uygar bir toplum haline getirmektir. Devrimlerimizin temel ilkesi budur. Bu gerçeği kabul edemeyen kafalar değiştirmek zorunludur. Şimdiye kadar ulusun kafasını paslandıran uyuşturan bu düşüncede bulunanlar olmuştur. Ne olursa olsun kafalara yerleşmiş bu boş inanlar tümüyle çıkarılacaktır. Onlar çıkarılmadıkça kafalara gerçeğin aydınlığını sokabilmek olanağı yoktur.
(1927,N)
Gerçek devrimciler, ilerleme ve yenilik yolunda bir devrime yöneltmek istedileri insanların ruh ve vicdanlarındaki gerçek eğilimi kavrayabilenlerdir. Bununla ilgili olarak şunu da söyleyeyim ki, Türk ulusunun son yıllarda gösterdiği hayranlık uyandıran başarılarının, yaptığı siyasal ve toplumsal devrimlerin gerçek sahibi kendisidir, sizsiniz. Ulusumuzda bu yetenek ve gelişme duygusu doğal olarak var olmasa idi, onu yaratmaya hiç bir güç yetmezdi. Herhangi bir gelişme durumunda bulunan bir topluluğu bu durumdan çıkarıp damdan düşer gibi her hangi bir gelişme aşamasına ulaştırmanın olanağı olmadığını açıklamaya elbette gerek yoktur.
(Ağustos 1925,S.D.!!)
Devrimin amacını kavramış olanların onu her zaman korumaya güçleri yetecektir.
(1925)
Devrimin yasası var olan yasaların üstündedir. Biz öldürülmedikçe, bizim kafalarımızdaki akım durdurulmadıkça başladığımız devrim ve yenilik ve devrim yasası bir an bile durmayacaktır.
(1923,A.İ.B.T.)s.96
Ülkenin ve devrimlerin içerden ve dışardan gelebilecek tehlikelere karşı bütün uluscu ve cumhuriyetçi güçlerin bir araya gelmeleri gerekir.
(Mart 1931,S.d.!!!)
Akla uygun hiç bir kanıta dayanmayan birtakım geleneklerin ve inanışların korunmasında direnip duran ulusların ilerlemesi çok güç olur, belki de hiç olmaz. İlerleme yolunda bağları ve koşulları aşamayan uluslar yaşamın akla uygun olduğunu ve eyleme dayandığını göremezler. Yaşamı geniş kapsamıyla gören ulusların egemenlği altında girip onlara esir olmaktan kurtulamazlar.
(Ekim 1922,S.D.!!)
Ülkemiz, ne olursa olsun çağdaş, uygar ve sürekli yenilenen bir ülke olacaktır. Benim için bu, önemli bir yaşam sorunudur. Bütün özverilerimizin verimli olması buna bağlıdır. Türkiye, ya yeni görüş ve düşüncelerle donanmış olarak dürüst biçimde yönetilecek, ya da böyle yönetilmeyecektir.
Göreceğimiz işlerde engeller hiç bir zaman halktan, bu yoğun topluluktan gelmeyecektir. Halk, refah içinde, bağımsız ve varlıklı olmak istiyor.Komşularının refah içinde olduğunu görerek yoksulluk içinde olmak çok ağırdır. Gerici düşüncelerle beslenmiş olanlar belirli bir sınıfa dayanabileceklerini sanıyorlar. Bu, kesinlikle kuruntudur, bir sanıdır. İlerleme yolumuzun önüne dikilmek isteyenleri ezip geçeceğiz. Yenileşme yolunda duracak değiliz. Dünya şaşılacak hızda bir akımla ilerliyor. Biz, bu düzenli gidişin dışında kalabilir miyiz?
(Aralık 1923,S.D.!!!)
Halkla sık sık ilişkim oldu. O temiz yürekli topluluk, bilmezsiniz, yenilikten ne denli yanadır.
(Aralık 1922,T.H.)
Bu güne kadar elda ettğimiz başarılar bize ancak ilerlemeye ve uygarlığa doğru bir yol açmıştır, yoksa daha tam anlamıyla ilerleyişe, uygarlığa ulaştırmış değildir. Bize ve torunlarımıza düşen görev, bu yol üzerinde duraksamadan ilerlemektir.
(Ağustos 1923,S.D.!)
Uygarlık yolunda başarı yenileşmeye bağlıdır. Toplumsal yaşamda, ekonomik yaşamda, bilim ve teknik alanında başarılı olmak için, tek gelişme ve ilerleme yolu budur. Yaşam ve geçime egemen olan kuralların zamanla değişmesi, gelişmesi ve yenilenmesi zorunludur. Uygarlığın yeni yeni buluşlarının, olağan üstü teknik başarılarının dünyayı değişmeden değişmeye sürüklediği bir çağda, yüzyılların eskitip yıprattığı görüşlerle, geçmişe düşkünlükle varlığını koruma olanağı yoktur.Uygarlıktan söz ederken şunu da kesinlikle belirtmeliyim. Uygarlığın temeli, ilerleme ve güçlülüğün temeli, aile yaşamındadır. Bu yaşamda aksama, kesinlikle, toplumsal, ekonomik ve siyasal güçsüzlüğe neden olur. Aileyi oluşturan kadın ve erkeklerin doğal haklarına sahip çıkmaları, aile görevlerini yapmaya güçleri olması gereklidir.
(Ağustos 1924,S.D.!!)
Medeni hukukta, yurttaşlık hukukunda, aile hukukunda izleyeceğimiz yol ancak uygarlık yolu olacaktır.
(Mart 1924,S.D.!)
Dağları delen, göklerde uçuşan, göze görünmeyen küçücük parçacıklardan yıldızlara kadar her şeyi gören, aydınlatan, inceleyen uygarlığın güç ve yücelği karşısında Ortaçağ kafasıyla, ilkel ve boş inanlarla yürümeye çalışan uluslar kesinlikle yok olacak veya hiç değilse esir olup aşağılanacaktır. Halbuki Türkiye Cumhuriyeti halkı yepyeni ve olgunlaşmış bir topluluk olara sonsuza dek yaşamaya karar vermiş, esirlik zincirlerini ise, tarihe benzeri görülmemiş kahramanlıkla parça parça etmiştir.
(Ağustos 1925,S.D.!!)
Uygarlık öyle güçlü bir ateştir ki, ona ilgisiz kalanları yakar, yok eder. İçinde bulunduğumuz uygarlık ailesinde bize yaraşan yeri bulacak ve onu koruyup yüksek bir düzeye çıkaracağız. Refah, mutluluk ve insanlık bundadır.
(Ağustos 1925,S.D.!1)
Ülkemizin ve ulusumuzun ilerlemesi, yükselmesi ve ileriye gitmesi için her bireyin sorumlu olduğu bilinmelidir.
Kaynak
Atatürk’ten Düşünceler - Enver Ziya KARAL

Hiç yorum yok: