Anadolu’da, Doğu Karadeniz kıyısıyla bu bölgenin içi kesimlerini kapsayan çevrede Rum yönetiminde bir Pontus Cumhuriyeti kurulması amaçlanan ve Kurtuluş Savaşı boyunca (1919-1923) devam eden başkaldırmadır.
Trabzon ve Samsun kıyı şeridi ve iç bölgesine eski çağlarda Pontus (Pont veya Pontic) adı verilmiştir.
Anadolu’nun en eski yerlilerinden olan Tibern, Halip ve Muznik gibi kavimler bu bölgede yaşamışlardır. Grekler (Rumlar) ise ancak M.Ö. VI. Y.Yılda bölgede ticaret siteleri kurmuşlardır. Bölge Pers (Fars) İmparatorluğunun bir parçası olmuştur.
Bağımsız Pontos Krallığı M.Ö. 280 yıllarında kurulmuş, Romalılar M.S. 63’te bölgeye egemen olmuşlardır.
Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesi sonucu bölge Bizans toprağı olmuştur.
Fatih Sultan Mehmet 1464 yılında Pontus’u ortadan kaldırdı. Bölge Osmanlı Devletinin yönetimine girdi.
Pontus devletini yeniden kurma çalışmaları 1904 yılında başlamıştır. Merzifondaki Amerikan Koleji öğretmenlerinin Rumları kışkırtmaları sonucu “Pontus Cemiyeti” kuruldu. 1908 yılında “Müdafai Meşrute” adında bir ihtilal komitesi çatışmalara başladı. Zenginlerden para toplayan gerektiğinde ölüm cezası veren terör örgütü “Mukaddes Anadolu Rum Cemiyeti” ismiyle başka bir örgütte kurulmuştur.
Amerikan Koleji Müdürü White her türlü çalışmanın içinde bulunmuş ve Rumlara destek olmuştur.
Ele geçirilen bir haritaya göre, merkezi Samsun olmak üzere Batum’dan İnebolu’ya kadar Karadeniz kıyıları, Sivas, Tokat, Amasya, Çorum, Gümüşhane ve Erzurum kurulacak Pontus Cumhuriyeti sınırları içinde gösterilmiştir.
Rum nüfusunu artırmak için “Kordos Rum Komitesi” adlı örgüt çalışmalarını hızlandırmış, Yunanistan, Kafkasya ve Rusya’dan göçmenler getirilmiştir. Rumlara Türkçeyi unutturmaz ve Rumca konuşmalarını sağlamak için baskılar yapılmıştır.
Rum nüfusunu fazla göstererek Wilson ilkelerini “Osmanlı İmparatorluğu içindeki azınlıklar, çoğunluk oldukları bölgelerde bağımsız bir devlet kurabileceklerdir.” biçimindeki 12. maddeden yararlanmak istemişlerdir.
Birinci Dünya Savaş’ı sırasında Yunanistan ve Rusya adına casusluk yapan Rumlar, Trabzon’un Rusların eline geçmesiyle çevrede egemen duruma geçmişlerdir. Batum’da Rum asıllı Rus generali Anonya Komutasında bir tümen oluşturdular. Ancak 1917’de çarlığın devrilmesi ile tümen dağılmıştır.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Marsilya’da tüm Avrupa ülkelerinin, Amerika ve Türkiyedeki Pontuscuların katıldığı bir kongreye başkanlık eden Giresunlu Kaptan Yorgi Paşa isimli kişinin oğlu Konstantinidüs, Sovyetler Birliği Hariciye Komiser’i Trocki’ye çektiği telgrafta “Pont-Euxien ve çevresinden derlenmiş olup, Amerika, İsviçre, İngiltere, Yunanistan, Mısır ve diğer memleketlerde oturan Pontus işlerini düzenlemeye selahiyetli kişilerin katılmasıyla Marsilya’da toplanan temiz, bu bölgenin Ruslar tarafından boşaltıldıktan sonra tekrar Türk egemenliği altına girmiyeceğinden dolayı Rus hududundan Sinop’a kadar bir cumhuriyet kurulmasını arzu ve bunun içinde şiddetle müdahalenizi rica eder ve peşin olarak teşekkürlerimizi takdim ederiz.”
Rus General Anonya’ya ve Trabzon’da çalışmalar yapan Trabzon Metropoliti Hrisantos’a da benzer telgraflar göndermiştir.
Rum çetelerini Amasya Metropoliti Yermanos ile Samsun Tütün Fabrikası Müdürü Tokomanidis yönetiyordu. Rum çetelerinin sayısı 1919’da beş bin iken; Yunanistan, Rusya ve Kafkasya’dan getirilenlerle birlikte yirmi beşbine yükselmiştir.
1920’de, Mustafa Kemal Paşa Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmasında olaylara değinerek şöyle demiştir. “Rumların hakimiyetini, İslam unsurunun esaretini gözeten Atina ve İstanbul’daki komiteler tarafından idare edilen Pontus Devleti kurma fikri, Karadeniz kıyıları ile kısmen Amasya ve Tokat’ın Kuzey ilçelerinde yaşayan Osmanlı Rumlarının hayallerinin çılgınlığa bürünmüştür.”
Rum liderler ve çeteleri her türlü çılgınlığı yapmaktadırlar. Trabzon’un zengin Rumları Niko Kopayanidis Epohi ve Farasianadolis gazetelerini çıkarmış, Pontus Devleti kurma çalışmalarının propagandası yapmışlardır. Trabzon Metropaliti Hrisantos, bağımsız Pontus Devletini savunmak için Paris Barış Konferansına katılmıştır. Yunanistan Başbakanı Venizelos, Paris Barış Konferansına verdiği bir muhtıra ile Batı Anadolu, Kıbrıs, Trakya, Trabzon ve çevresinin Yunanistan’a verilmesini istemiştir. Büyük ideal (megolaidea) yı gerçekleştirmek istiyorlardı.
Ankara hükümeti yeni kurulmuştur. Elde bulunan Jandarma yetersizdir. Milli kuvvetlerin isyan bölgelerine gönderilmesi, Rum çete ve isyancılarına fırsat veriyordu.
Başlangıçta 15. Tümen bölgeye gönderildi. Sonrasında 9 Aralık 1920’de Merkez Ordusu kuruldu. Karargahı Amasyada olan Ordu komutanlığına İbrahim Nurettin Paşa (Sakallı) getirildi. 5. Kafkas Tümeni, 13. Süvari Tümeni, 27 ve 28. Süvari Tugayları ve hücum taburları ve ayrıca Giresunlu gönüllülerden oluşan Topal Osman Ağa’nın 42. Piyade Alayı’da Merkez Ordusu komutanlığı emrine verildi. Bu birliklerden başka Erzurum Milli Müfrezesi 80 kişi ile Havza’da, İsabey Müfrezesi 50 kişi ile Çarşamabada görev yaptı.
Merzifon Amerikan Koleji Türkçe öğretmeni Zeki Bey’in öldürülmesi ve benzeri olaylardan sonra 1920’de Koleje baskın düzenlendi. Okulda büyük Yunanistan, büyük Ermenistan ve Pontus Krallığı haritaları ve mektuplar ele geçti.
Kolej Müdürü Amerikalı White mektubunda: “Hıristiyanlığın en büyük rakibi, düşmanı Müslümanlıktır. Müslümanlarında en kuvvetlisi Türkler ve Türkiyedir. Bu hükümeti devirmek için Ermeni ve Rus dostlarımızı beslemeliyiz. Bizim görevimiz bu fırsatı hazırlamak, gereğine uygun hareket etmektir. Ermeni ve Rusları destekleyeceğiz. Biz şimdiye kadar bunu yaptık ve muvaffakta olduk.” Gerçeklerin ortaya çıkması sonucu yöneticiler yurt dışına çıkarıldı. Çete elebaşıları cezalandırıldı, iç bölgelere sürüldü. Samsun Metropoliti V. Eftim İstiklal Mahkemelerine verildi.
Türk halkı öldürülürken, kadınların ırzlarına geçilirken, malları yağmalanırken, evleri yakılıp yıkılırken seslerini çıkarmayan başta İngiltere ve diğer itilaf devletleri, adına bu meşru önlemleri protesto ettiler.
Mustafa Kemal Paşa, 15 Eylül 1921’de Dışişleri Bakanlığı kanalıyla şu karşılığı vermiştir.
“Yunanlılar İzmir ve Trakya’da yaptıkları zulümlerden başka son zamanlarda Marmara Denizi kıyılarındaki 20 Türk’ü öldürmüşlerdir. Yunan Hükümeti ve İstanbul’daki Rum Patrikhanesi, Anadolu’daki Rum azınlığını çoğaltmak için Rusya’nın güney batısındaki ve Kafkasya’daki Rumları Anadolu’a göç ettirmektedirler. 1904 yılında uydurulmuş olan Pontus Devleti fikrini, bu defa Yunan Hükümeti ve İstanbul Rum Patrikhanesi yeniden diriltmişlerdir.
Mütarekeden Eylül 1920 tarihine kadar, yalnız Samsun bölgesinde Rum çeteleri 699 Türk öldürmüşler, 59 Türk’ü yaralamışlar, 15 Türk’ü dağa kaldırmışlar, 13 Türk kadının ırzına geçmişler, 41 köy, 26 çiftlik ve değirmen yakmışlardır. Devletler hukukuna aykırı olarak Yunan ordusu Türk uyruklu Rumları silah altına almaktadır. Bu bakımdan Batı Anadolu’daki Yunan ordusunun ileri hareketi halinde Karadeniz Rum halkının Türk ordusunu arkadan vurmalarını önlemek için Yunanlılar tarafından silahlandırılmakta olan Karadeniz Rumlarını zararsız bir hale getirmek düşüncesiyle Anadolu’nun içine almak kararı verilmiştir. Yalnız Samsun bölgesindeki Rum köylerinde Eylül 1921 tarihine kadar 2500 tüfek, 1 milyon 200 bin mermi ele geçirilmiştir. Bu nakiller sırasında Rum göçmenlerinin öldürüldüğü ve soyulduğu da bir iftiradır. Kavak’da vuku bulun olay, göçmenleri Türk muhafızlarının elinden kurtarmak için Rum asilerinin saldırmaları yüzünden olmuş, yapılan silahlı çarpışmada hem göçmenlerden, hem de Türk muhafızlarından kayıplar olmuştur. Merzifon Rumlarının katliam edildiği de doğru değildir. Halk iş ve güçleriyle meşguldür...”
Birici Dünya Savaşından beri devam eden Pontus isyanı, merkez Ordusunun güçlenmesi ve tasarımın iyi uygulanması sonucu yok edilmiştir. Ümit ve hayelleri söndürülerek 6 Şubat 1923’te son bulmuş, isyancı ve elebaşılar gerekli cezalara çarptırılmıştır.
Dün olduğu gibi bu günde ayrılık sevdasına düşenler, üniter ve ulus devleti parçalamaya heveslenenler olacaktır, olmaktadır. Kendi kazdıkları çukurda boğulacaktır. Kimsenin şüphesi olmasın!
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, O’nun izinde kuvvetli bir inançla devam edecektir.
23 Ağustos 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder