Dünyada ve dünya milletleri arasında sükun, huzur ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın, huzurdan mahrumdur.
M. Kemal ATATÜRK
“Çünkü sağcısından solcusuna, 20. yüzyılın büyük devrimci liderlerinden pek büyük bölümünün başarısızlığa uğradığını, kimisinin yıkımla sonuçlandığını; rejimlerin devrildiğini, ilke ve programlarının nefret içinde terk edildiğini görüyoruz. Buna karşılık Atatürk bakımından bunların hiçbirinin söz konusu olmadığını görüyoruz. Tam tersine ölümünden sonraki ilk zaferi, yerine geçecek kişinin kurduğu düzene uygun biçimde belirlenmesi oldu. Bu gerçekleştirilmesi kolay bir şey değil. Devrimle kurulmuş rejimlere bakıldığında, iktidardaki kişinin yerinin, başkaldıran yöneticiler, sadık kalmayan subaylar, sabırsız iktidar düşkünlerince doldurulduğu görülür. Oysa Atatürk öldüğünde, yerine geçecek yeni önderin, sakin huzurlu ve düzene uygun bir biçimde belirlendiğini gördük...
Atatürk yalnız Türkiye’nin değil, aynı zamanda Türklerin’de özgürlüğünü amaçlıyordu. Bence O’nunla yüzyılımızın bütün öteki devrimcileri arasındaki en temel fark burada yatmaktadır...”
Prof. Dr. Bernard LEWIS
Tarihçi
ABD Princeton Üniversiteis Öğretim Üyesi
“Atatürk hem geçmişin uygarlık tohumlarını bulup değerlendirdi, hem de geçmişin zincirleri
ni koparmayı başardı.”
“Bence Atatürk, bir “Dünya insanı” kimliği
ile uygarlığın 21. yüzyıla ulaşacak yeni modelini başlatmıştır.”
“Atatürk, şiddetin yaygın olduğu bir dönemde geldi. Bu dönemde, ülkeler ve haklar birbirine karşı silah kullanıyordu. “Yurtta Barış Dünyada Barış ilkesinin savunulması, yeni bir uygarlık çekimi örneğini (paradigma) oluşturdu ve bugün 20. yüzyılın sonu 21. yüzyılın eşiğinde bu düşünce gerçek genişlemesini buluyor.”
“Atatürk tercihlerinde ve anlatmalarında Batılı politikacıların yabancıdan korkma duygusunu (ksenofobi), güç kullanmadan aşma modelini verebilmiştir. Atatürk’ün Moskova’ya yönelmesi yolundaki iddialar doğru değildir. Atatürk Moskova’ya yönelmedi. Dünya’da bağımsız ve yeni ilişki modellerinin uygulamaya konulmasına yönelmişti.
Prof. Dr. Vitali ŞEREMET
Tarihçi
Rusya Bilimler Akademisi
Doğu Araştırması Bölümü Öğrt. Üyesi
“Cumhuriyetin bilim ve eğitime verdiği önem, eğitimin insanları özgürleştireceğini düşünmesi çok büyük değer taşır. Hiç kuşkum yok ki, zaman içinde ülkenin geleceğini özgür bireyler belirleyecekti.
“İslamın demokrasiyle bağdaşmadığı kanısında değilim. Bütün sorun, islamı kimin yorumladığına bağlıdır. Eğer Afganistan’da ki gibi Talibanlar İslamı yorumluyorsa, islamın demokrasiyle, kadınların özgürleşmesi vb. ile bağdaşmasına olanak yoktur. Bu geriye dönük bir rejimdir. Ama benim araştırmalarıma göre, Türkiye Cumhuriyeti’nde rejim laik olmakla beraber İslama karşı değildir. Günümüzde İslamcı hareket denilen yönden bir tehlike geldiği, ülkenin geriye götürüleceği kanısı var. Ama bence buna artık olanak yoktur...
“Kemalist ekonomi politikası çok daha ileriye bakan, uzun süreli düşünen, kısa dönemde kar elde etmeye çok önem vermeyen bir politikaydı. Bu nedenle de çok büyük bir başarı elde etti.”
Kemalistler yeni “Türk”ü, yeni dilleriyle birlikte yarattı. Bence rejim için izlenecek mantıki yol da buydu.”
Prof. Dr. Feroz AHMAD
Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihçisi
ABD Massachussetts Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Mustafa Kemal’in beni en çok ilgilendiren yanı, Osmanlı İmparatorluğu’nda doğmuş, Osmanlı İmrapatorluğu içinde yetişmiş olmasına karşın, yepyeni bir kuruluş düşünmüş olmasıydı. Bu neye benzer biliyormusunuz? Fizikçiler Newton’dan sonra hep Newton’un düşüncelerini devam ettirdiler. O’ndan sonra bir gün bir Einstein geliyor bu sefer bütün o çalışmalar değişiyor, yepyenileşiyor. Ben Atatürk’ü buna bezetiyorum. Çünkü kendisi Osmanlı İmparatorluğu kültüründen türemiş bir insan. Ama kafasında yepyeni bir demokrasi düşüncesi, parlamento düşüncesi var. Bence Atatürk’ün dehalığı buradadır yepyeni bir şey yaratması.
Bence becermiştir de. Çünkü halk O’nu seviyordu. Ben O’nu hatırlıyorum. Bu günde gene öyledir. Benim bildiğim Türkiye’de, benim muhitimde, Mustafa Kemal’i sevmeyen yoktur.”
Cornelius BISCHOFF
Alman Edebiyatçı
“Türkiye’deki yörükler arasında yaşarken, beni çok duygulandıran bir gözlemim oldu: Yaşlı bir yörüğün, “Ben Atatürk’ün elini öptüm!” derken sergilediği Atatürk tasarımı, O’nun elini öpmekle bir nişan almış gibi övünüşü. Bu, sıradan insanların Atatürk’ün verdiği mesaja ne denli açık ve duyarlı olduğunun bir kanıtıdır...
“Bir de baktım ki Atatürk, Türk adetlerinin en güzellerini yeniden yürürlüğe kokuyordu. Bu önemlidir; çünkü bir dehası yüzlerce yıl süregider ve günümüzde de kendini gösterir.”
“Gerçek diktatörleri gördük. Hepsi, çok büyük yıkımlara yol açıp ortadan kalktılar. Mussolini, Hitler, Stalin...Oysa Atatürk, yaşayan bir eser kurdu. Bu, Atatürk’ü asla diktatörlere benzetmemek gereğinin kanıtıdır.”
Prof. Dr. Jean Paul Roux
Fransız Dilbilimci ve Tarihçi
“Atatürk insanlık tarihinin kaydettiği zafer taklarının altından, asıl olarak bütün zamanların en büyük komutanlarından biri özelliği ile değil, bir ulusu bağımsızlığına kavuşturup yeni, çağdaş ve gönençli bir devlet kurucusu niteliği ilede değil, asıl olarak siyaset kuramının en büyük filozaflarından biri olarak geçmiştir. Atatürk, insanlığın geleceği için geniş olanaklar içeren bir siyasal plan katkısında bulunmuştur. Ortaya attığından tümüyle devrimci nitelik taşıyan bir düzen; ekonominin yönetiminde temel sorumluluğu devlete veren ve devleti, zorunlu ve yararlı olduğu ölçüde ekonomiye karıştıran, ama onun ötesine de geçirtmeyen, ekonomik ve toplumsal nitelikte bir siyasal düzen; ve yöneticilerini seçmekte, kendi düşüncelerini benimsemekle, vicdanı inançlarında tam anlamıyla özgür olan ve seçim hakkına sahip bulunan bir ulus yarattı.”
Prof. Dr. Jarge Blanco Villalta 1930-1935 yılları arasında Türkiye’de Arjantin’i temsil etmiş. (Diplomat)
“Atatürk sayesinde Türkler kişisel hayatlarında birçok özgürlüğe sahip olmuşlardır. Bu özgürlük halk tarafından, bireyler tarafından takdir ediliyor.
“Atatürk devrimleri Türkiye’de herkesin yaşantısını birçok açıdan etkiliyor. En temel olarak milli egemenlik ve Türkiye’nin bağımsızlığı. İstiklal Savaşı ve Atatürk’ün liderliği olmasaydı Türkiye bağımsız bir ülke olmayacaktı. En temel etkisi bundan kaynaklanıyor. Ama bundan sonra birçok etkisi daha var. Mesela ekonomik kalkınma ve ekonomik hamle. İkincisi laiklik, hukuk reformu ve geleneksel Ortadoğu toplumlarından ayrılıp modern bir topluma yönelmesi. Bu süreç 60-70 seneden beri devam eden bir süreçtir. Ama Atatürk’ü kritik bir rolü var. O olmasaydı bu kadar başarılı olmazdı.”
“Cumhuriyet kurulduktan ve İstiklal Savaşı sona erdikten sonra Atatürk herkes tarafından alkışlanıyordu. Atatürk’e karşı çıkan kimse yoktu o tarihlerde. Sonra bazı çevrelerde Atatürk’ü eleştirmek moda oldu. Ama bence eleştirenler Atatürk’ün yaptıklarını ve başardıklarını iyi bilen kişiler değil...Atatürk sıradan bir adam değildi. O gerçekten bir dehaydı. O dehanın bir dinamizmi vardı, değişik yanı vardı. O dönemden beri sağ olanlar Atatürk’ün sıradan adamlardan daha farklı olduğunu kabul ediyordu. Deha kavramını biz ender olarak kullanıyoruz. Bu kavramın kökünü bilmeliyiz. Atatürk tarihin dehalarından biriydi.
David BARCHARD
Gazeteci
Kaynak:
Özer OZANKAYA-Dünya Düşünleri Gözüyle ATATÜRK ve CUMHURİYETİ
4 Ekim 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder