“Ben bu destana başlamadan önce
Babamdan duyduğum anılar vardı.
Babam anlatmaya başlayınca
Annem sessizce ağlardıb” (1)
Topal Osman (Osman Ağa) 1883 yılında Giresun Hacıhüseyin Mahallesinde doğmuştur. Babası Feridunzadelerden Hacı Mehmet Efendi annesi Zeynep Hanımdır. Giresun eşrafından’dır.
Ticaretle uğraşmışlar, Karadeniz limanları arasında taşımacılık yapmışlardır. Ekonomik durumları iyidir. Liderlik vasıflarına sahip olduğu için Osman’a, Osman Ağa denilmiştir. Daha sonraları Aksu Deresi ağzına kurulmuş kereste fabrikasına ortak olmuştur.
Osman Ağa askerliği sevmesine rağmen bu isteğini gerçekleştirememiştir. Babası Hacı Mehmet Efendi Osman’ı askere göndermek istemez. Elli dört altın lira askerlik bedelini öder. Bu duruma üzülen Osman Ağa gönüllü olarak askere yazılır.
1912 yılında başlayan Balkan Savaş’ına katılır. Arkadaşları ile birlikte Çatalca cephesinde savaşır. Onbeş yerinden yaralanarak sağ bacağından sakat kalır. “Topal” ünvanı buradan gelmektedir. Topal olarak Giresun’a geri döner.
1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine gönüllü arkadaşlarıyla birlikte Kasım 1915’te “Kafkas” cephesine gider. “Giresun Gönüllü Taburu” Ruslar karşısında başarılar elde ederler. Sarıkamış yenilgisi üzerine Rus Ordusu ilerler. Topal Osman’ın gönüllülerinin sayısı hızla artar. Gerilla Savaşı ile Ruslara önemli kayıplar verdirir. Savaş sırasında 94. Alay’da gösterdiği başarılarından dolayı kendisine Milis Yarbay rütbesi verilir.
30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesi imzalanır. Antlaşma gereğince galip devletler ülkeyi işgale başlarlar. Yurdun her bölgesinde olduğu gibi Karadeniz Bölgesinde de azınlıklar (Rum-Pontus) iyice azıtır, Türk halkına saldırmaya başlarlar.
Topal Osman Giresun ve çevresinde kendine bağlı kişilerle önemli bir güce sahiptir. 1918 Şubatında kendini Belediye Başkanı ilan eder. Gerek silahlı adamları gerekse Belediye Başkanı olması Rumları telaşlandırır.
Rum ve Ermenilerin galip devletlere ve İstanbul Hükümetine şikayetleri üzerine Topal Osman Divan-ı Harb’e verilir. Suçlu görülerek, yakalanarak İstanbul’a getirilmesi kararı alınır. Durumu haber alan Topal Osman adamları ile birlikte Giresun’dan ayrılarak Yavuzkemal ve Şebinkarahisar çevresine çekilir.
Topal Osman’ın Giresun’dan ayrılmasını fırsat bilen yerli Rumlar çalışmalarını hızlandırırlar, gemilerle azımsanmayacak Rum’u Giresun ve çevresine taşırlar.
Topal Osman’da boş durmaz, çevredeki Rum köylerine baskınlar yapar.
Giresun Halkıda tavrını açıkça gestererek Milli Mücadelenin yanında yerini alır. Şubat 1919’da Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni kurarak yönetimine Dizdaroğlu Eşref, Dr. Ali Naci Duyduk, İbrahim Hamdi, Niyazi Tayyip Ethem ve Nazif Bey’leri getirirler. “Karadeniz” ve “Işık” gazetelerini çıkararak halkı aydınlatmaya başlarlar.
15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunalılar tarafından işgali Giresun’da büyük bir galeyana neden olur. Çamlı Çarşı önünde gösteriler düzenlenir. İstanbul’da Devlet yetkililerine ve itilaf temsilciliklerini protesto telgrafları çekilir.
Damat Ferit’te çekilen telgraftan: “....Size Türk Sadrazamı olarak sesleniyoruz. İzmir’de Yunan bayrağı mı sallanacak, Türk bayrağı mı? Darağacıları bizim ufkumuzda da belirmekte, idam anımız yaklaşmaktadır. İzmir’in Yunan’a katıldığını öğrendiğimiz gün, Giresun ve çevresi sessiz kalmayacaktır. Zor sonucu geciktirmeden başka bir işe yaramayacaktır.” (2)
Topal Osman ve Giresun Gönüllülerinin değerini anlamak için o günlerde Rumların yaptıklarına bakmak gerekecektir.
Ele geçirilen bir haritaya göre Pontus Rum Cumhuriyet’i merkezi merkezi Samsun olmak üzere, Batum’dan İstanbul’un batısına kadar olan Karadeniz kıyısı ile Kastamonu, Çankırı, Yozgat, Sivas, Tokat, Amasya, Çorum, Gümüşhane ve birazda Erzurum ilini kapsamaktadır.
Ankara Hükümeti’nin 15 Eylül 1921 tarihli İtilaf Devletlerine verdiği cevaptan: “...Mütarekeden Eylül 1920 tarihine kadar, Yalnız Samsun bölgesinde Rum Çeteleri 699 Türk öldürmüşler, 59 Türk’ü yaralamışlar, 15 Türk’ü dağa kaldırmışlar, 13 Türk kadınının ırzına geçmişler, 41 köy, 26 çiftlik ve değirmen yakmışlardır...”(3)
“19 Mayıs’ının 9. günü Merzifon’un Mahmutlu köyünde, terhis edilerek memleketlerine dönmekte olan yedi Türk askerinden altısı Rumlar tarafından öldürülmüşlerdir.” (4)
(Harb Tarihi Vesikalar dergisi S.5 Belge-103)
“Samsun, Çarşamba, Terme, Amasya, Merzifon, Ladik, Havza, Tokat ve Erbaa civarında 1921’de öldürülen Türklerin sayısı 1641, yaralananların sayısı da 923’tür. Aynı yıl içinde bu çetelerin, Türk Köylerini basarak iki milyon lira değerinde nakit, mal ve eşya yağma ettikleri tesbit olunmuştur. Çağşur köyünü yakmışlar ve halkını öldürmüşlerdir.”(5)
(Türk İstiklal Harbi-İç Ayaklanmalar. C.6/141-144)
Rum Çeteleri dışardan bir müdahale yapılmasını beklerken civardaki Rum köylerini denetimleri altında tutmaya çalışırlar. Türk köylülerini silahlandırmaya çalışan Ankara Hükümeti’nin ise eli kolu hem çeşitli ayaklanmalar hem de Yunan Ordusu’nun ilerleyişi nedeni ile bağlıdır. Türk çetelerinin varlıklarını dayatabilecekleri tek bölge Topal Osman’ın hüküm sürdüğü Giresun bölgesidir.” (6)
Mustafa Kemal Paşa Samsun’a geldikten sonra İstanbul’a en az beş rapor göndermiştir. Bu Raporlarda bölgenin durumundan ve Topal Osman’dan bahsetmektedir.
Özetle Amasya’da 21, Tokat-Niksar’da 5, Samsun’da 40 Rum Çetesi bulunmaktadır. Merzifon’da İngiliz, Amerikan memur ve subayları görev yapmakta, Merzifon Kaymakamı Magrit Efendi olup, Ladik Kaymakamı ise Rumdur.
“Trabzon Vilayetine gelince, İslamdan birkaç çete var ise de soygunculuk maksadına dayanıyor. TEHCİR işlerinden dolayı yakalanmamak için kaçan Topal Osman Ağa Çetesi mühim olup, Giresun ve civarında faaliyettedir.” (7)
Bilinen gerçek o dur ki, Giresun ve Karadeniz Bölgesinde Rum çetelerine karşı mücadele eden en etkili güç Topal Osman’ın gücüdür. Tümen Komutanının Osman Ağa’ya asker kaçaklarını kovalama ve yakalama emrini vermesiyle etkisi daha artar, Rumların karşısına dikilir.
29 Mayıs 1919’da Atatürk’ün çağrısı üzerine Temoğlu İsmail Çavraklı Kara Ahmet ve Dalgaroğlu Bilal’le birlikte Havza’ya gelerek görüşür. İstanbul Hükümeti tarafından yakalanması için aranan bir kişi olmasına rağmen Mustafa Kemal’in daveti ve görev verişi O’na bağlanmasına neden olur.
“Topal Osman Ağa artık bu dakikadan itibaren fikirleriyle, canıyla, malıyla, adamlarıyla ve her şeyiyle Mustafa Kemal’in yanındaydı. O’nun için canını her an vermeye hazırdı...” (8)
Mustafa Kemal Paşa’nın bir sorusu üzerine Topal Osman: “Siz hiç merak etmeyin Paşam! Bu Pontus Rumlarına öyel bir tütsü vereceğim ki, hepsi mağaralarda eşşek arıları gibi boğulup gidecekler.”(9)
5 Haziran 1919 günü Rumları Taş Mektep’e Rum bayrağını çekerek, esnafa ve halka saldırırlar. Bunları haber alan Topal Osman atlı adamları ile birlikte Giresun’a gelerek Rum bayrağını indirir, sorumlu Rum ustasını da yanına alarak gider, sonra da öldürür.
Bir taraftan Rumlara baskı yaparak şikayetlerini geri almalarını ister. Diğer taraftan da Giresun Muhafaza-i Hukuk Cemiyet’i yetkililerinin Topal Osman’ı geri getirmek istemeleri ve İstanbul Hükümetine yaptıkları girişimler sonuç verir. 8 Temmuz 1919’da Topal Osman’ın tutulanma kararı Sultan Vahdettin tarafından kaldırılır.
Erzurum Kongresinde Mustafa Kemal ve arkadaşlarını destekler. Kongreden sonra Giresun’ gelerek Kadıoğlu İsmail Bey’den Belediye Başkanlığını devralır ve Cemiyetin de Başkanı olur.
Eylül 1920’de Ermeni harekatını bastırmak için Kars’a gider. Kazım Karabekir Paşa’nın komuta ettiği 15. Kolordu emrinde başarılı hizmetler vererek Giresun’a döner.
Ekim sonlarında Giresun’dan hareket ederek 11 Kasım’da Ankara’da Kurtuluş önderi Mustafa Kemal Paşa’nın emrine girer. O’nun korunması ile görevlendirilir. Yerel giysili (aba-zıpka-başlık, kemençede unutulmamalı) birliğin komutanıdır. Osman Ağa arkadaşlarına şöyle seslenir.
“Mustafa Kemal Paşa”nın hayatı ve muhafazası size, yalnız size aittir. O’nu her yerde koruyacaksınız. Şayet Mustafa Kemal Paşa’ya bir şey olursa kendinizi yok bilin. Hatta memlekette bıraktıklarımızıda yok bilin.” (10)
“Giresun Gönüllü Laz Müfrezesi” başlangıçta şu kişilerden oluşmaktadır: Oğlu İsmail, Asım, Mustafa Kaptan, Tığlıoğlu Ömer, Kırlak Hüseyin, Aşıkoğlu Garip, Yoloğlu Hüseyin, Yılancıoğlu Hasan, Alişıhoğlu Mehmet, Osmanoğlu Ali, Köseoğlu Hamit ve Sarı Mustafa’dır. Zamanla bu sayı 200 üzerine çıkacaktır.
6 Mart-17 Haziran 1921’de sona eren “Koçkiri” isyanında önemli rol üstlenir. Üzerine Beko gönderilir. Refahiye Kayadibi bölgesinde kuşatılır. 11. Alaya bağlı 2. Taburun yetişmesiyle rahatlar ve isyanı sonlandırır. Suşehri, Koyulhisar, Niksar ve Erbaa yoluyla geri döner. Havza’ya gelinceye kadar büyük işler başarırır.
Giresun Gönüllülerinden oluşturduğu 42. ve 47. Alaylarla birlikte 9 Ağustos’ta Ankara’dan Batı Cephesine hareket eder. Sakarya Savaşı’nda (23 Ağustos-12 Eylül) 42. ve 47. Alaylar büyük kahramanlıklar gösterir. Tirebolulu Binbaşı Hüseyin Avni Bey’in Komuta ettiği 42. Alay Mangaltepe ve Taştepede tümden şehit olurlar. 47. Alay’dan ise çok az kişi kalmıştır. Afyon’da ve Batı cephesinde Giresunlu şehitler de yatmaktadır.
Ülkesi ve ulusu için kanlarını döken şehitler nur içinde yatsınlar!
Savaştan sonra Topal Osman Ağa Gülnihal vapuruyla 21 Aralık 1922’de Giresun’a gelir. Büyük karşılama töreni yapılır. Halk kahramanını bağrına basar.
Tekrar Ankara’ya gelen Topal Osman Meclis Muhafız Birliği komutanı olur. Ayrancı civarında “Papazın Bağı” kendisine ayrılan özel yerde silahlı adamları ile oturur, oturumları izelr ve güvenliği sağlar.
Mustafa Kemal’i eleştirenlere karşı tahammülsüzdür, sert bakışlar fırlattı, selamlarını almadığı, selam vermediği anlatılmaktadır.
“Millet Meclisi Topal Osman’dan sorulur.”(11)
Topal Osman, Papazın Bağı’nın dışında Samanpazarı’nda en yakın iki arkadaşı ile birlikte kiraladığı evde oturmaktadır. Burada Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey’i 26/27 Mart 1923 gecesi boğdurur. Mühye Köyüne gömdürür.
Olayın ortaya çıkması üzerine teslim olmaz. General İsmail Hakkı Tekçe’nin komuta ettiği Devlet güçleri tarafından Ayrancıdaki Papazın Bağındaki evinde 2 Nisan 1923 günü öldürülür. Cenazesi kardeşi Hacı Hasan Efendi tarafından önce Trenle İstanbul’a sonra da deniz yoluyla Giresun’a getirilir. Giresun Kalesine defnedilir.
1925 yılında Giresun Kalesindeki Anıtmezarda yatmakta, halk ve turistler tarafından ziyaret edilmektedir.
Ali Şükrü olayı elbette üzücüdür. Böyle bir olay tek yaşanmasaydı. Yine Topal Osman’ın sert önlemlere başvurduğu, “gemi kazalarında Rumları yaktığı, taş bağlayıp denize attığı söylenmekte”, “Koçkiri” isyanındaki tavrı eleştirilmektedir.
Ancak olayları bir veya birkaç nedenle açıklamaya kalkışmak tarihi bir yanılgıdır. O günün koşulları içinde olayları irdelemek ve incelemek daha gerçekcidir.
Topal Osman’ı asker kaçağı, mafya lideri olarak tanıtmaya kalkışmak “Ergenekon’a” indirmek kişisel linç ve hınçtan başka bir şey değildir.
Harb Tarihi Dairesi (ATASE), Türk İstiklal Harbi, 15 Eylül 1921 tarihli Ankara Hükümeti bildirisi, Kurtuluş Önderi Mustafa Kemal’in raporları, yerli ve yabancı araştırmacıların yazdıklarını da incelemek gerekir.
Topal Osman’ı tek yönüyle eleştirmek, Karadeniz Bölgesinde daha çok kadının ırzına geçilmesini, daha çok insanımızın katledilmesini, evlerinin yıkılmasını, yakılmasını, mallarının yağmalanmasını, bölgede bir Rum Devletinin kurulmasını istemek anlamına gelmez mi?
Giresun Gönüllü 42. ve 47. Alayının şehitlerinin ruhunu sızlatmaz mı? Yurt; bağrımızda beslediğimiz ilk fırsatla bizi zehirleyecek yılanlara mı bırakılsaydı?
Topal Osman Ağa, günahıyla sevabıyla Balkan ve Birinci Dünya Savaşında görev almış Rumlarla karşı Karadeniz de bölge halkının “Kurtarıcısı” olmuş, Kurtuluş Savaşı’nda başarılar kazanmış, gazi olmuş “Mangal Yürekli” bir milis kahramanıdır.
***
24 Mayıs 2010 Ekleme:
TOPAL OSMAN Milis Yarbayi.Sicil No:342
65 arkadasi ile,Ekim 1912’de Balkan Savasina katilmistir.Yaralanmis Topal Osman olmustur.30 Kasim 1915’te 93 kisi ve Trabzon cezaevinden tahliye ettigi 150 Giresunlu ile Birinci Dunya Savasina katilmistir.Ruslarin Batuma saldirmasi uzerine HARSIT cephesini kurmus ve basarilar gostermistir.
1918 Subat gunu Giresun Belediye Baskanligini Haci Beyden Devralir.GEDIKKAYA Gazetesini cikarir.Giresun Askerlik Subesi Baskani Tirebolulu Huseyin Avni Alpaslan bey imzasiz fakat atesli yazilar yazar.
Dr.Ali Naci Duyduk veIbrahim Hamdi Beyleri Erzurum Kongresine gonderir.Bunlarin Mustafa Kemal’ekarsi olmasini icine sindiremez,yurt disina kacmalarina neden olur.
Eylul 1920’de ERMENI Harekatina 850 kisi ile katilir,15.Kolordu emrinde gorev yapar.
42.ve 47.Alaylari kurmus SAKARYA savasina katilmistir.42.Alayin buyuk kismi ve 47.Alayin bir kismi sehit olmustur.Huseyin Avni Bey’de sehitler arasindadir.En az yuzde altmis sehit vermislerdir.(Damar ARIKOGLU-Yakin Tarihimiz-S/259-260) Savasin en kizgin anlarinda sungusuz olduklari icin EGRI BICAKLARI ile dusmana korkusuzca saldirmislardir.Gunumuzde TOPAL OSMAN’I ve GIRESUN USAKLARINI acimasizca elestirenler o gunleri bilmeyyen acnacak zavallilardir.
Afyon-Incehisar Doganlar Koyu Sivri Tepe’de sehit oolan Usaklar icin ,” 47. Giresun Gonullu Alayi Sehitligi”28 Agustos 1992 tarihinde DEVLET TORENI ile acilmistir.
ATATURK;”AFYONKARAHISAR’da,DUMLUPINAR’da sizing USAKLARda Vardi” demister.
Catismada yarali olarak ele gecirilmis yolda olmustur.Nedendir bilinmez basi kesilmistir. Mezarindan cikarilarak meclis onunde bacaklarindan asiomistir.
Giresun’da KURBAB DEDE turbesinin yanina defnedilmistir.
Haca gitmesine olumu neden oldugundan yerine silah arkadasi Alay Imami Bulancak Kucuklu Koyunden Kurtoglu Haci Hafiz Mustafa Efendi gitmistir.
Bu gun Giresun Kalesinde Anit Mezarinda yatmaktadir.
24 Mayis 2010
Mehmet DEMIRAG
23 Ağustos 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
Topal Osman Ağa'ya dair okuduğum en güzel araştırma/inceleme yazısı.
Şahsî görüş ve kanaatden ziyade tarihi realiteler göz önünde bulundurularak kaleme alınmış.
Hocamız'a binlerce teşekkür.
İlmine, emeğine, göz nuruna sağlık.
Yorum Gönder